Sevgili dostlar; ömrü olana yıllar mevsimler birbirini takip ediyor. 1 Ekim’le birlikte yeni bir yasama yılına daha kavuştuk. Geçtiğimiz Salı-Çarşamba günleri de, siyasi partilerin grup toplantıları gerçekleşti ve haber programları biraz daha “ dedi-dedim” içerikli bol malzemeye kavuştu.
Ama en mühimi TBMM’nin açılış toplantısında sayın Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu konuşmasıyla devletimizin tarihî misyonu doğrultusunda ortaya koymuş olduğu belirlemeler ve ileriye dönük çizmiş olduğu rota idi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi şayet TBMM’nin ışıkları yanıyorsa, milletin temsilcileri görevlerinin başındaysa Allah’ın izniyle bu milletin sırtı yere gelmez ve bu ülke düşürüldüğü yerden, hem de bin bir incelikle “özgürlük-eşitlik-demokrasi” sloganlarıyla bugüne dek yoluna barikatlar kuran, çukurlar kazan organizasyonların feryatlarına rağmen tekrar ayağa kalkacak ve özüne dönecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ışıklarını söndürüp, o çatı altında temerküz eden millet iradesini yok etmek isteyen ilk taarruz; dış düşmanlardan, onların kendi aralarında oluşturduğu organizasyonlar doğrultusunda, asırlarca himayemizde güven içinde yaşayan ama Emperyalist Batı ittifakının planları sonucu bizden koparılmış olan uydu piyonlar tarafından gerçekleştirilmişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ışıklarını söndürmeye yönelik, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen ikinci teşebbüs ise Batılı Emperyalistlerle fikir birliği içindeki Vatikan onaylı, ABD merkezli Siyonist organizasyonun sevk ve idaresi doğrultusunda bizzat içimizdeki satılmış hainler tarafından gerçekleştirilmişti.
Her iki teşebbüs de “ Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım” diye haykıran kökü mazide olan bu asil milllet tarafından canı pahasına geri püskürtülmüştü. Nitekim TBMM’nin ışıklarını söndürmeye yönelik daha dün gerçekleşen ikinci teşebbüsün Yüce Meclisteki ihanet izleri hala bütün canlılığını ve olayın vehametini yansıtacak şekilde koruma altına alınıp, ibret-i alem için göz önüne serilircesine adeta vitrinlenmişti.