Eğer bir erken seçim kararı alınmazsa 15 ay sonra seçim sandığı seçmenin önüne konulacak. Cumhur İttifakı tarafından hazırlanan seçim kanunu değişikliği Mart ayında TBMM’de kabul edilirse bu değişikliklerin uygulanması 1 yılı gerektirdiğinden seçimin öne çekilmesi için sadece 3 aylık bir süre kalıyor. Gerçi teknik olarak 400 milletvekili ile bu kısıtı aşmak mümkün ama her halukarda yıl sonunda seçim sath-ı mâiline girmiş olacağız.
Dolayısıyla ittifaklar ve siyasi partiler için fırsat ve risklerin çok daha keskin olacağı bir döneme adım atıyoruz. Özellikle Ekim ayından sonra enflasyon başta olmak üzere ekonomideki veriler, halkın alım gücü (hissedilen enflasyon) ve bu hususta geleceğe ilişkin beklentiler seçim sonuçlarında belirleyici olacak. Zira Türkiye’de seçmen davranışlarını inceleyen araştırmalara bakıldığında ideoloji/parti aidiyeti ve liderlik faktörleri dışından rasyonel diye de bilinen gidişata göre oy kullanan seçmenlerin tercihleri etkili oluyor.
Bu kapsamda son dönemde yapılan araştırmalarda blok olarak birbirine yakın çıkan ittifak oylarının yanında kararsızların en kritik konuma sahip olduğu anlaşılıyor. Yeni bir gelişme yaşanmadığı takdirde ittifakların yoğunlaştığı oy alanlarının karşılıklı yer değiştirmesi düşük bir ihtimal. Değişikliğin gözleneceği adres de kararsızların yönelimi ve ittifak içi oy dağılımlarında olacaktır.