Albay Talat Aydemir’in Harbiye
talebesini 22 Şubat 1962 ve 20-21 Mayıs 1963 tarihlerinde
ayaklandırarak darbeye teşebbüs ettiği ve birincisinde affedilip
ikincisinde idam edildiği zaman ortaokuldaydık.
12 Mart 1971’de esasında
TSK’nın iç bünyedeki bir sosyalist darbeyi önleme maksadıyla ön
alarak TBMM Başkanlığına Muhtıra vermesiyle Süleyman Demirel’in
Başbakanlığı kaybettiğinde üniversitedeydik.
12 Eylül 1980 Darbesi
yapıldığında hayat merdivenlerinde tırmanışımız başlamıştı. Cuntacı
askerlerin 28 Şubat 1997’de MGK nüfuzuyla bildiri yayınlayıp
Başbakan Necmettin Erbakan’ı “Postmodern Darbe” dedikleri bir
keyfîlikle istifaya zorlandığında kalem ve kelamımızla hayatın
içindeydik.
Darbe açlığı hâlâ devam eden
bir kısım cuntacı generallerin 27 Nisan 2007’de Genelkurmay
Başkanlığı’nın web sitesi yoluyla Hükûmete “e-Muhtıra” vermeye
yeltendiği, hemen ertesi gün olan 28 Şubat’ta da Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın yaptığı cesur bir konuşmayla cuntacılara haddini
bildirdiğinde ise toplumda vardık.