5 bin yıllık tarihimizde 15 Temmuz ihanetinin bir benzeri
yoktur. Geçmişte isyanlar, darbeler olmuştur. Fakat böylesi yok.
Dış devlet ve istihbaratlarla iş birliği yaparak bu milletin,
tankı, topu, jeti ve kurşunu ile bu millete ateş yağdırdılar.
Bunu yapanlar, 40 yıl boyunca kendilerini dindar ve memleket sever
olarak tanıttılar. Korkunç bir sinsilikle bütün bir milleti
kandırmışlar. Dindarlıkları, kendi dinlerinden ibaret, her haramı
hoşgörüyle karşılayan her ihanete cevaz veren bir din. Bir melez
amel ve amentü. Biraz Hrıstiyanlık, biraz Musevilik, biraz
İslamiyet. Dinlerin telfikı. Mezheblerin bile telfikı yani
yekpâreleştirilmesi mümkün olmazken bunlar, Hak ve son din
İslamiyetle yürürlükten kaldırılmış ve aslı da kalmamış eski semavi
dinleri birleştirme peşindeler.
15 Temmuz işgal ve darbe teşebbüsü, her cephesiyle doğru okunup
tahlil edileceğine onu başka taraflara çekip farklı yorumlara
sapmak, aziz şehidlerimizin kemiklerini sızlatır.
Bir kısım kimseler, FETÖ/PDY yapılanmasını muteber bir dergâh,
tasavvuf ve tarikat gibi görerek buradan yanlış sonuçlar
çıkartmaktalar. İstişare sünnet ve geleneği, aklı, başkasının
emrine verme tarzında telakki ediliyor. Bu sığ bir
değerlendirmedir. Bozuk yollar mevcut olabilir. Şu şaşmaz bir
gerçek ki ne FETÖ örgütü, tasavvuf ve dergâh dünyasını temsil
edebilir ve ne de bid'at, hurafe ve haramlara saparak İslâmın ana
caddesinden uzaklaşmış olanlar...