İleride tarihimizin unutulmaz sayfalarından birini teşkil edecek
olan Fırat Kalkanı Harekâtı'nda 6 ayı geride bırakmak üzereyiz.
Türk Ordusu, 15 Temmuz 2016'da büyük bir ihanet yaşadığı hâlde 24
Ağustos 2016 günü Hür Suriye Ordusu ile birlikte bölgeyi hem DEAŞ
ve PKK/PYD terör örgütlerinden temizlemek ve hem de hudut
emniyetimizi temin etmek için Kuzey Suriye'de, Fırat'ın batısında
büyük bir harekâta girişti.
Maksadın hasıl olması için 5 bin km2'nin kurtarılması
gerekmektedir. Bugüne kadar yapılan savaşlarla bu ölçüye
yaklaşılmıştır. Şu ân stratejik nokta olan el-Bab zapdedilmek
üzeredir.
Arzumuz, tek bir Mehmetciğimizin burnu kanamadan nihâî hedefe
varılmasıdır. Ancak; muharebe şartlarında böyle bir istek,
temenniden öteye geçemez. Buna rağmen DEAŞ, bugüne kadar 2705 ölü
vermişken, bizim şehit sayımız bunun yüzde 4'ü kadardır.
Kabulü mümkün olmayan karanlık bir oyuna getirilerek kayıp
vermemizdir. İstiklal Harbi'nde şehitler verdik. Başka çıkar
yolumuz yoktu. Ancak millî şuur, işgalci İngiliz askerlerinin
Şehzâdebaşı Karakolu'ndaki askerlerimizi katletmelerini hiçbir
zaman kabul etmeyecek ve unutmayacaktır:
İstanbul'u işgal eden İngilizlerden bir müfreze, halkı sindirip
dehşete düşürmek ve milis mücadelesi maksadıyla Karakol Cemiyeti'ni
kurmuş olan tümen komutanı Kemaleddin Sami Beyi yakalamak için 16
Mart 1920 sabahı 05.45'te 10. Kafkas Tümeniyle Mızıka Takımı'nın
koğuş olarak kullandıkları yatakhaneyi basıp uykularındaki
neferlerimizi katlettiler. Bu hunhar saldırıyla 4 şehîd ve 10
yaralı verdik.
Nasıl bir tevafuktur ki 9 Şubat 2017 günü Rus uçaklarının 03.30'da
uykudaki askerlerimizin başına bombalar yağdırdığında verdiğimiz
şehîd ve yaralı Mehmedcik sayısı da aynıdır: