“Hiç kimesne” sakın ola ki şimdi serdedeceğimiz şu cümleyi, kendi mecraından saptırmasın. Kastımız, tarihi bir tesbitten ibarettir. 29 Ekim 1923 gibi, 9 Temmuz 2018 de artık bir dönem başlangıcıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün TBMM’de and içmesinin ardından saat 21.00’de de Hükûmetini ilan edecektir. Kimler olduğu çok merak edilen ve çoğunluğu meclis ve siyaset dışı hayattan seçilen profesyonel iş insanlarından kurulacak bu Hükûmet, hemen çalışmaya başlayacaktır. Zira devlet hayatında “durulmaz, geriye dönülmez” ve saniye ihmal edilmez! Bugünkü gibi bir Bakanlar Kurulu toplantısı olmayacaktır. Her bakan, kendi gemisinin başına geçecek. Malum olduğu üzre ilk hükûmet üyeleri toplantısı, cuma günü yapılacak. O gün Cumhuriyet rejimine intikalde olduğu gibi önce Hacı Bayram-ı Velî Camii’nde cuma namazı kılınacak ve ardından Hocaefendiler, muhtemelen Diyanet İşleri Başkanı, dua edecekler, muvaffakiyetimiz için Allahü tealaya tazarruda bulunacaklardır. Bu akşam 21.00’de top atışları olabileceği gibi cuma namazını müteakip cami meydanında da “Mehteran-ı Hümayun” nevbet “urabilir” ve 101 pare top atışı da yapılabilir.
Nizâm-ı Cedîd’in, yeni düzen yahut yeni sistemin en mümeyyiz vasfı, Başbakan’ın olmamasıdır. Böyle bir uygulamaya 5 bin yıllık devlet geleneğinde ilk defa adım atmış olacağız. Selçuklu ile ilk ve orta dönem Osmanlı’da “Vezîr-i Âzam” sonrasında “Sadrazam”, Cumhuriyetin başından 1960’a kadar “Başvekil”, 1961 Anayasasından sonra “Başbakan” denen icra vekilleri hey’etinin reisi, İslam öncesi Hakanlıklarda da vardı. Şimdi artık yok. Böyle bir sistemin temin edeceği en büyük fayda, devlet reisinin bizzat ve bizatihi hükûmet etme adına ne varsa işin başında bulunmasıdır. Sultan, Bey, Padişah veya Başkanın sevk-ü idareyi elinde tutarak işbaşında olması, aynı zamanda Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- sünnetidir. Ulema, Devlet-i âli Osman’da cephelerdeki mağlubiyeti, Sultanların bir sünneti terk etmelerine yormuşlardır. Padişâh-ı rûyi zemin, bidayette, önceleri askerin başında cephede iken bi’l âhire yerine vezîr-i âzam yahut sadrazamı yollamıştır.
Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la cümle mesai arkadaşlarını can-u gönülden tebrik ediyoruz. Allah, utandırmasın ve yâr ve yardımcıları olsun. Bir asır önce, iki asır önce ve daha geçmiş asırlarda olduğu gibi bugün de 7 cephede 7 düvel ile 7 muhtelif dalda cidal hâlindeyiz. Yakın ve uzak ufkumuzda adına “Kızılelma” dediğimiz, 2023 Büyük Türkiye, onuncu büyük güce varış ve 2071 Cihan Devleti olma gibi muazzam ve mübarek hizmetler bizleri beklemektedir.
Allah için tevazu gösterilirse, Allahü teala, nusretini esirgemez. Evet, mutlaka tevazu ve mutlaka emanet ehline verilmeli.
Recep Tayyip Erdoğan, Peygamber, taltif ve takdirine mazhar olmuş İstanbul’a Belediye Reisi seçilip de bu nimetin kadr-ü kıymetini bilerek şehrimize fevkalade hizmetler deruhte edince ilahi takdir de O’nu dikenli yollardan ve sabır imtihanından geçirdikten sonra bu ümmete bin yıl sancaktarlık yapmış ve bazı müfessirlerin âyet-i kerîme yorumlarıyla izah buyurdukları gibi dîn-i mübin-i İslama hizmete memur olmakla “Allah’ın askeri” aziz Türk milletine hâdim, hizmetkâr olma rütbesine nail olmuştur.
Her şey iyi olmakla birlikte bir durum da gerçektir. İnsan unsuru zaviyesinden gelecek vakitleri de düşünmekle mükellefiz. Cumhurbaşkanı, bir taraftan da yerine öyle bir kimseyi yetiştirmeli ki yarın yeri dolmakla kalmayıp, çırak, ustayı da aşmalıdır. Bu kimdir? Bilemeyiz. Bir çoban da olabilir, başka bir istikbal vaad eden cevher de. Ancak muhakkak lider vasfına sahip olacaktır. Yerine gelecek insanı doğru tesbit etmek, “Sn. Erdoğan’ın toplam hizmetlerine denktir” demek mübalağa değildir.
Bir kere daha tekrarlamak şart ki yeni dönemin büyük ve temel önceliği eğitim, kültür ve manevi kalkınma alanlarına alabildiğine ağırlık vermek ve bu milleti, asırlardan asırlara taşıyan ecdad yolu Ehl-i sünnetin altın köprüsünden uzaklaştırıcı itikad ve amel tahripkârı selefî tuzaklara karşı uyanık olmaktır.