2019 yılı eylül ayının sonuyla
ekim ayı başlangıcında Tanzanya’daydık. Bu memleketten Afrika’yı
anlamaya çalıştık.
Tanzanya, arazi olarak 1 milyon
kilometrekareye yakın. Nüfus olarak da 60 milyona yaklaşmış. “Sahra
altı Afrika”nın dünya ekonomilerine en açık memleketlerinden biri
olmasına rağmen, hemen her Sahra altı Afrika devleti gibi varlık
içinde yokluk çekmekte.
1960 başlarında İngiliz
sömürgeciliğinden kurtulduktan sonra çoğunluğu Hıristiyan olan
Tanganyika ile tamamı Müslüman olan Zanzibar birleşip Tan ile Zan
heceleriyle “Tanzania” adını almışlar. Tabiat harikası Zanzibar
takım adaları bugün de yarı özerk yapıda. Tanzanya devletinde
nüfusun yarıya yakını Müslüman olduğu hâlde bu gerçek, üçte bir
olarak çarpıtılmakta.
Biz, Tanzanya’da ülkenin en büyük
şehri ve eski başkenti Darüsselam’ı gördük. Bugünkü başşehir Dodoma
olduğu hâlde, içinde bulunduğu şartlar sebebiyle hiçbir sefaret,
oraya gitmemiş. Ayrıca Tanga’yı gördük ve bir gece orada kaldık.
Küçük bir yolcu uçağıyla da Zanzibar adalarını havadan seyredip
birkaçına inip-kalktık.
Tanzanya, Afrika’nın dünyaya en
açık ülkelerinden, Darüsselam/Selâm, Esenlik Yurdu da Tanzanya’nın
en gelişmiş şehri olduğu hâlde manzara çelişkili. Burada da yoğun
bir trafik var. Bu demektir ki insanlar araba sahibi. Yüksek bina
sayısı da az değil. Bu da refahın habercisi.
Ne var ki hakikat çok
başka: