Her türlü ihanete karşı gerekli her tedbir alınmış olarak halk
oylamasının haftasına girmiş bulunuyoruz..
Son dönemeçteyiz..
İpi, kimin göğüsleyeceği belli:
16 Nisan 2017 Pazar günü, yerli ve millî olanlarla, onları yedi
sülalesiyle birlikte denize dökmek isteyenler, 16 Nisan Pazar günü
sandıklar üzerinden hesaplarını görecekler. Bu topraklara ve bu
iklimin değerlerine yabancılaşmış köhne politikacılar, 17 Nisan
günü insan içine çıkma cesaretini kendilerinde bulamayacaklar..
Aklıselimin, vatan sevdasının, istikbal aşkının kazanacağında şüphe
yok.
Hâdise oyları alabildiğine yukarılara çekmekte.
Anayasa değişikliği için sandıklara gidileceği belli olduğu ândan
itibaren hem bu sütunda ve hem de birçok TV kanalında "evet"
reylerinin yüzde 65'in biraz altında veya biraz üstünde çıkacağını
defalarca yazdık ve konuştuk. Sözümüz ilk zamanlar şaşkınlıkla
karşılandı. Bugün o dediğimizi bir kere daha tekrar ediyoruz. Bize
göre ‘evet'ler yüzde 65'in biraz altında veya biraz üstünde
çıkacaktır.
Anketler ne derse desin! İstatistikler yanıltıcıdır. Yanıltmayan
meydanlardır. Hele 8 Nisan AK Parti ve 9 Nisan MHP Yenikapı Büyük
Buluşmalarını gördükten sonra bu kanaatimiz daha bir
pekişmiştir.
16 Nisan Ak Devrim olacaktır.
Türkiye, Nisan Devrimi yapıyor.
Milyonlar, yeniden dirilişe koşuyor.
Bu olay, yarım kalmış bir ihtilâlin tamamlanmasıdır. Demokrat
Parti, "Yeter Söz Milletindir!" sloganıyla "Allah" demeyi bile
yasaklamış Tek Parti ceberrut zihniyetiyle vesâyete meydan okuyarak
14 Mayıs 1950'de iktidara geldi. 487 üyeli TBMM'de 408 sandalye
kazanarak CHP'yi sanki silmişti. Fakat devrin ağır şartları
sebebiyle asker, yargı, üniversite, sermaye ve matbuat vesayetini
kıramadı, haçlı baskısını kaldıramadı. DP'nin bu destani zaferine
devrin kalemleri "Beyaz İhtilal" dediler. Ancak o Beyaz İhtilalle
başlayan kalkınma, büyüme ve yenilenme 27 Mayıs 1960'ta kanlı bir
darbe ile durduruldu. Türkiye, çağın dışına sürgün edildi.
Şimdi; aradan bu kadar zaman geçtikten ve birçok darbe ve kriz
yaşandıktan sonra yerli ve millî bir şahlanışla sandığa gidilmekte.
14 Mayıs 1950'de başlayıp 27 Mayıs 1960'ta cinayetlerle yolu
kesilen kutlu yürüyüş, bu defa Kızılelma hedefi olarak 16 Nisan
2017'yi seçmiş bulunuyor.
Bu bir parti, iktidar, şahıs ve dönem mes'elesi değildir.
16 Nisan, bir Kızılelma destanıdır.
16 Nisan 2017, milletimizin darbeciler ve Haçlılarla ya İstiklâl ya
Ölüm dercesine hesaplaşmadır. İç ve dış vesâyetten, örtülü
esaretten kurtulma ve yeniden "Dar'ül İslâm"a kavuşmadır.
Darbe, bir avuç sivil veya rütbeli zümrenin gayrı meşru yollardan
idareye el koymasıdır. İhtilâlse bir milletin, gasp edilmiş
haklarını istirdat etmesi, kendi hakkını almasıdır.