TBMM Başkanı Sn İsmail Kahraman'ın "Anayasa Uzlaşma Komisyonu"na
riyaset etmesi, bu işin bu defa bitirileceğine dair bizi bir hayli
ümitlendirmişti.
Zira partiler, darbe anayasasının terk edilerek sivil bir
anayasanın yapılması hususunda fikir birliği içindeydiler. En
azından kimse bu fikre muhalif olduğunu pek öyle yüksek sesle dile
getirmiyordu. Esasta birlik vardı. Ayrılık, usul ve tali
konulardaydı. Bunlar da partileri bir hayli yormuştu. Kimse tank
gölgesinde yapılmış 1982 Anayasasını müdafaa etmemekteydi. Bu
sebeple seçimlerden hemen sonra ve ivedi işlerden olarak anayasa
mes'elesi ele alındı.
4 Parti önce uzlaşma komisyonunda mutabakata varacak ve çizilen yol
haritasıyla menzile yürünecekti. Komisyona başkanlık eden Sn İsmail
Kaharaman'ı tâ MTTB genel başkanlığından beri tanırız. Devlet umuru
görmüş, bakanlık yapmış, hukukçu bir insandır. İtidalli tavrı,
güler yüzü ve sabrıyla zorlukları aşabileceğini düşünüyorduk.
Seçimler yapılıp kişiler değiştiği, yepyeni bir komisyon kurulduğu
ve bu Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun başında da bir akil adam
bulunduğu halde bu komisyon hiç beklenmedik bir zamanda birden bire
dağıldı, yahut çöktü.
Türkiye içerde terörle, dışarda 7 Düvelle mücadele ederken bu
manzara yaşanmamalıydı. Ne var ki "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan
bellidir!" diye bir söz vardır. Komisyon kurulduktan kısa bir süre
sonra CHP cenahından mızıklanmalar başlamıştı.