Türk ordusuyla Hür Suriye Ordusu, el Bâb'ı DEAŞ'tan kurtardılar.
Şehîdlerimize rahmet, gazilerimize şifalar diliyor, emeği geçen
sivil ve asker herkesi tebrik ediyoruz.
El Bâb'da iş bitti ama Suriye'deki işimiz bitmedi. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan da buna işaret etmekte. Sınırlarımızın güvenliği
için Rakka ve Menbiç ve gerekiyorsa başka yerlerin de temizlenmesi
lâzım. Menbiç, daha evvel DEAŞ'ın elindeyken şimdi PYD/YPG'de. PYD
Kürtleri, göstermelik sayıdaki bir kısım Arap ve bir kısım
Türkmenler ile Süryani ve Ermenilerden meydana gelen bu topluluğa
ABD, yaldızlı bir ünvanla "SDG/Suriye Demokratik Güçleri" adını
vermekte. Rakka ise hâlâ DEAŞ'ta. Menbiç de Rakka da Fırat
Nehri'nin kenarında ve her ikisi de hudutlarımıza yakın. Menbiç çok
daha da yakın.
Washington, Türkiye'nin el Bâb'ı kurtarmasından belki kerhen
memnundur. Ancak Rakka'ya girecek olmasına muhalif. PYD/YPG'ye
teslim etmiş olmaktan dolayı Menbiç'i aklına bile getirmek
istemediği anlaşılıyor.
Bazı dünya yorumcuları, ABD ile Türkiye'nin Rakka'da bir kara
harbine tutuşabileceklerini bile iddia etmekteler. Amerika'nın
Rakka veya bir başka Suriye bölgesinde Türkiye ile çatışmayı göze
alacağına ihtimal vermiyoruz. Üstelik kara çatışması ne demek? Eğer
bir çatışma olursa her unsur devreye girer.
Ankara, Kürtçü kuvvetlerin Fırat'ın doğusuna taşınmasına dair
verilen sözün bütünüyle yerine gelmemiş olmasından rahatsızdır.
Anlaşılıyor ki savsaklama ve göz boyaması yapılmış. Diğer taraftan
Washington, PYD'ye yardıma devam etmektedir. Demek oluyor ki
Türkiye'nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti
kurma fikrinden, Kürt petrolünü Akdeniz'e taşıma tahayyülünden
vazgeçilmemiş. Seyri bu şekilde okuyan Türkiye, bundan dolayı
"Ankara’yı kaybedersiniz!" diye ikazda bulunmaktadır.