Bu kişiler, kaleme aldıkları
yazıda “devleti katillik ve kıyım yapmakla”, “başta Kürtler olmak
üzere bölge halklarına saldırmakla”, “savaş şartlarında bile
kullanılmayan silahları kullanmakla”, “insanları açlığa-susuzluğa
mahkûm etmekle” itham ediyorlardı.
Baştan aşağı nefret dolu bir
metindir. O mücadelede şehid düşen veya gazi olan yiğitlerle
devlete karşı kin ve husumet dile geliyordu.
Bunun üzerine Savcılık, imza
sahipleri hakkında takibat yaptı. Mahkeme, onlardan bazılarını
terör propagandası yapma ve teröre arka çıkma suçundan mahkûm
ederek cezaya çarptırdı. Bunun üzerine sanıklar, kararın bozulması
için AYM/Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. AYM, bildiriyi
yayınlayanların ifade hürriyetini kullandıkları bu sebeple ortada
bir “hak ihlali olduğu” gerekçesiyle devleti, bu “mağdur” 9 kişiye
9’ar bin lira tazminata mahkûm ederek dosyayı tekrar mahkemesine
yolladı.
Hukuk mesleğinde 40 yılı
doldurmuş olma salahiyetiyle söylüyoruz ki AYM yanlış karar
vermiştir. İfade hürriyeti, aklı başında herkesin titizlikle
koruyacağı bir haktır. Ancak mezkûr metinde ifade hürriyetine
tecavüz edilerek suç işlenmiştir.
AYM’nin kararı kamuoyunda gayrı
âdil telakki edilmektedir. Şüphesiz ki şehidlerin kemikleri
sızlamış, gazileri dilhûn olmuştur.