Casusluk başta olmak üzere birçok
suçun faili olma iddiasıyla İzmir adliyesinde yargılanan rahip
Andrew Brunson’ın ABD’nin talebine rağmen mahkemenin tutukluluk
hâlini ev hapsinde geçirmesine karar vermesi, Amerika tarafını öfke
küplerine bindirdi.
Donald Trump ve yardımcısı Mike
Pence, tehdit dolu tweetler yazdılar. Türkiye Adalet Bakanı
Abdülhamid Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile alakalı olarak
“Amerika’daki mal varlıklarını dondurma vs.” kararları verdiler.
Her iki bakanımız bu karara hak ettiği cevapları verdiler. Ancak
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın ne diyeceği merak ediliyordu, Recep
Tayyip Erdoğan, cumartesi günü AK Parti Kadın Kolları Kongresinde
bu ihtilafa temas etti:
“Men dakka dukka! diye bir Arap
atasözü vardır” dedi. “Çalma kapıyı, çalarlar kapını!” anlamında
“eden bulur!” demek olan bu nasihat, Türk irfan geleneğinde
hattatlar eliyle duvarı süsleyen levha olmuş ve hem söz ve hem de
hat olarak madde ve manasıyla iki kere değerlenmiştir.
Cumhurbaşkanımızın, hadis-i şerif
olma ihtimali de bulunan bu hükmü , Amerikalı muhataplarına
hatırlatmasındaki maksadı “ne ekerseniz onu biçersiniz” demek
içindir. Nitekim Sn. Erdoğan, beklenen kararını açıklayarak
Washington, bizim iki bakan için ne karar vermişse “ayniyle
mukabele” diplomatik cebir cümlesinden olarak bakanlarımızın
Amerikalı mevkidaşları için de benzer kararlardan söz
etmiştir.
Aslında iki taraf için de alınan
bu kararların uygulanma şansı yoktur. Çünkü ne Türk bakanların
Amerika’da ve ne de Amerikalı bakanların Türkiye’de mal varlığı
mevcut. Ancak alınan kararlar, birer baskılama taktiğidir. Nitekim,
Sn. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Menbiç ve askerî
işleri bunlardan ayrı tuttuğumuzu ifade ettikleri gibi Amerikan
tarafı da aynı görüşü paylaşmaktadır. Vaziyet o ki sözü geçen
muhatapla Ahmed Haşim’in mısralarındaki tasvirle “Yarı yoldan
ziyade yerden uzak/Yarı yoldan ziyade maha yakın”ız.
Tayyip Erdoğan iki gerçeği daha
dile getirdi. Bunlardan biri, iki devletin diplomasi ve müzakere
yoluyla aşamayacağı hiçbir meselenin olmadığı, diğeri de Evanjelist
ve Siyonistlerin, Trump’ı büyük bir oyuna getirdikleri ve Sn.
Trump’ın bu oyunu bozması gerektiğidir.
Ne var ki bu temenninin revaç
bulma ihtimali mümkün görünmüyor. Zira; FETÖ örgütü dostu
Evanjelist ve Siyonist lobi, sahada. “Brunson serbest bırakılsın!”
diye hiçbir hukuk devletinden istenmeyecek denli mantık mahrumu
talebin sonucu olan bakan müeyyidelerine yenilerinin eklenmesi
beklenmektedir.
3 Ağustos Cuma günkü yazımızın
son satırında dile getirdiğimiz fakat imla dikkatsizliğiyle
kelimelerin yer değiştirdiği cümlemizde dediğimiz gibi “tarih,
Trump iyi bir tüccar, fakat kötü bir devlet adamıydı!” diye
yazacaktır.
Bunu değiştirmek de kendine
bağlı.
Eğer, Evanjelist vesayet
zincirini kırarsa tarihin hükmü değişir. O zaman Amerika ve dünya
rahat eder, Türk-Amerikan münasebetleri kurtulur.