Yanılma, bizdeki idari ve sultani tatbikatları Avrupa'nın krallık rejimleri ile aynileştirerek mukayese yapmaktan ileri geliyor. Halbuki Avrupa ve Türklerin de içinde bulunduğu İslam âlemi farklı medeniyete sahip dünyalardı. Ayrı cinslerin tek kalem halinde toplanmaları mümkün olmadığı gibi bu farklı medeniyetleri de aynı değer terazilerinde tartmak muhaldir. Adına "Avrupa" veya "batı" dediğimiz coğrafyadaki yönetim tarzı için "mutlak monarşiler devri" diye bir zamandan bahsedilebilir. Ama İslam payitahtları eksenli idarelerde emirin unvanı ve rejimin şekli her ne olursa olsun mutlak hükümdarlık uygulaması görülmez. Bu payitahtların ekseriyeti de Türk şehridir. İslam, sanki zımni bir kararla ümmetin idaresini ehline bırakmıştır.
Belki de Resulullah aleyhisselamın, o sancılı Hendek Muharebesi’nde bir ara gazayı Türk Çadırı’ndan sevk ve idaresi istikbale dair bir işaretdir.
Aslında "mutlak" mefhumunun üzerinde durup derinleşince "mutlak krallık" rejimlerinin de izafi bir yakıştırma olduğu görülecektir.