16 Nisan 2017'deki halk oylaması, 80 milyonluk bir memlekette
kimsenin burnu kanamadan, çok yüksek iştirak ve tam bir barış
ortamında yapıldı ve sandıkların kapanmasından az zaman sonra da
sonuçlar ilân edildi.
Bunun toplam adı "demokratik olgunluk"tur.
Bu demokratik olgunluk geleneğinin başlangıcı, 14 Mayıs 1950'ye
dayanır.
O gün DP-Demokrat Parti iktidar olmuştu...
14 Mayıs 1950, DP'nin "Tek Parti" ve "Tek Adam" vesâyetini kırarak
milleti iktidara taşıdığı tarihtir. Devrin kalemleri bu tarihe
"Beyaz İhtilal" demişlerdi. 14 Mayıs itibariyle Beyaz İhtilâl'in
yıl dönümü haftasındayız.
Milleti iktidara taşıyan DP kadroları, bugün hayatta değiller.
Açtıkları demokrasi yoluysa aradaki ihanetlere rağmen devâm
etmekte. O devâmlılık, 16 Nisan 2017'de, yorulan ve vatandaşa
hizmetten ziyade darbelere kapı aralayan parlamenter sistemi
değiştirip, Cumhurbaşkanlığı ve/veya Başkanlık Sistemi adıyla Türk
Tipi yeni bir hükûmet etme şeklinde tecelli etti.
Bu gelenek, olgunluk ve yürüyüşte Beyaz İhtilal'i yapan Başvekil
Adnan Menderes ve dâvâ arkadaşlarının unutulamaz payı vardır. DP'yi
kuran irade, oligarşik Şeflik Nizamı'na karşı demokrasi ve çok
partili hayat mücadelesini başlatmasa, Adnan Menderes, kefeniyle
meydanlara çıkmasaydı, Beyaz İhtilâl gerçekleşemeyecek ve
dolayısıyla Türkiye'nin büyümeyle tanışması on yıllar sonrasına
kalacaktı. Merhum Menderes ve arkadaşları, dâvâlarının bedelini
canlarıyla ödediler. Şu gün dünya liginde oynayan Türkiye'nin
zincirleri kırması böylece mümkün oldu. Abdülhamid Han, demiryolu
medeniyetinin başlangıcını yapmıştı, erken Cumhuriyet dönemindeki
demiryolları onun devamıdır. Adnan Menderes ise kara yolunun
başlangıcını yaptı. Marmaray'lar, Avrasya Tünelleri ve diğerleri o
yatırımların devâmıdır. Zira niyet, ideal aynıdır. Allah rızâsı
için O'nun kullarına hizmet etmek. Anadolu insanı, bu yolları
aşarak şehir ve şehirleşmeyle tanıştı.