değişik, ırk devlet ve
milletlere karşı yapılan bütün muharebeler ve onların içinde
kendine süper güç veya kalkınmış devlet denenlerin kullandığı terör
örgütlerine karşı verilen mücadele hareketlerinin tamamı din
savaşıdır.
Müstemlekecilerin, petrol
sömürüsünü maksat edindikleri doğrudur. Bir damla petrolü bir
damla insan kanından değerli bilme vahşeti güttükleri de doğrudur.
Bu petrol savaşının 1914’te ateşin başladığı, 1918’de silahın
bırakıldığı yerde devam ettiği tesbiti de doğrudur. Ama bu
doğruların arkasında aslında değişmez bir doğru
vardır:
O da karşı cephede yer
alanların tamamının din savaşı yaptıklarının şuurunda olduklarıdır.
Bu gâye ile geliyorlar, bu gâyeye hizmet için terör döküntülerini
besliyorlar, bunun için göstermelik devletler kurmaya
kalkışıyorlar.
Gafil, Müslümanlar için cihad
bitti. Ama şuurlu Hıristiyan, Yahudi ve diğer dinlerdekiler için
Müslümanlığı yok etme, O’nun bin yıldır, bayrağı, sancağı, kalkanı,
kalemi ve kalesi olan Türkleri bitirme cehdi bitmedi. Bunun içindir
ki DEAŞ’ı türettiler ve onlara “cihadcı” dediler.