7 cephede savaşmak bu milletin tarihinde var. Dedelerimiz, bir asır evvel, "Düvel-i Muazzama" nam büyük devletlerle 7 cephede dişe-diş mücadele veriyordu. Bu bir avuçluk vatan toprağı böylece kurtarılabildi...
Bugün de çok cepheli bir mücadelenin içindeyiz. Bir asır evvel, şehidler gelemez, künyeleri gelirdi. Şimdi hemen her gün en az bir eve bir aziz şehidimizin naaşı gelmekte. Bir asır evvel harpler mertçe yapılıyordu. Cephe savaşı vardı. Şimdi taşeronlarla vekâlet savaşları icra edilmekte. Bugün ya hasım devletler veya daha kötüsü, müttefik devletlerle bilek güreşi yapılmakta. Müttefikler zaten karda yürüyüp izini belli etmemeye çalışıyor. İran, İsrail, Suriye ve elbette Rusya ise Türkiye düşmanı ırkçı, komünist veya mezhepçi terör örgütlerini kullanmaktalar. Bu örgütlerin en şümullü olanı PKK. PKK çok uluslu bir taşeron örgüt haline gelmiş. Barış Süreci, hayata geçme ciddiyeti kazanınca derhal sabote etti. Hem Türkiye Cumhuriyeti ve hem de Sünni Kürtlerle uğraşmakta. Güneydoğuda hendekler, dinamitler, çukurlarla devleti meşgul edip evlere ateş düşürürken Türk güvenlik kuvvetlerinin dikkatlerini Suriye hududundan içeriye çekmeye çalışıyor.
Hedefleri, Türkiye ile Suriye arasına Marksist bir Kürt devleti yerleştirmek. Bu planın arkasında bize sözde en yakın devletten en hasım olana kadar bir çok güç var. Sadece Sur, Silopi, Cizre gibi yerlerde mücadele verilmiyor. Suriye'de Güvenli Bölge unsurunu kaybetmemek için de ter dökülmekte. Bugün daha net anlaşılıyor ki Arap Baharı, Sünni Müslümanlarla Türkiye'nin başına çorap örmek için gelmiş.