Keyfiliği, başına buyrukluğu
mahalle kabadayısı yapınca ona “mafya”, büyük devlet yapınca “süper
güç” deniyorsa burada tuhaflık, gariplik, zorbalık...kısacası
adaletsizlik vardır.
Mafya ile süper gücü ayıran
kıstas, ölçü nedir? Elbette ikisinin de Latin kökenli kelimeler
olmasını kasdetmiyoruz. Mafya kabadayılarının belirgin yanı deli
göz, eli kanlı, cahil, cür’etkâr, hukuk tanımaz olmasıdır. Var
oldukları çevre sanki bir derebeylik, başındaki “baba” da kanun
koyucudur. Bu yüzden astığı astık, kestiği kestiktir. Bu
derebeylikte merhamet, insaf, vicdan ve adalet yoktur. Ya kayıtsız
baş kesilir veya baş kesmeyenin başı kesilir. Mafya dünyasında bir
kurşun, bir insandan kıymetlidir.
Mafyanın dilimizdeki karşılığı
eşkıyalıktır. Eşkıya, “şaki” kelimesinin çoğuludur. Hatip
efendilerin cuma hutbesinde Nahl Suresi 90. âyetini okuyarak
“....ya Rabbi bizi uygunsuz iş işleyenlerden ve bağilerden etme”
diye yaptığı niyazdaki bağiden kasıt, eşkıya yani günümüzdeki
adıyla teröristtir.
Anayasaların gerçek adları “esas
teşkilat kanunu”dur. Bir teşkilata, yapılanmaya “devlet”
denebilmesi için birçok vasıf ve mecburiyetler vardır. Millet,
toprak, bayrak, maliye, ordu…gibi. Ancak; devletten tefriki gayrı
kabil olan mutlak zaruret, adalettir. Adalet yoksa diğerleri de ya
olmaz veya kalmaz. Devlet binasının “fil ayağı” sütunları, adalet
temeli üzerinde yükselir. An’anemizde devlete “baba” denir.
Teb’asına adaletle, şefkat ve merhametle muamele eden devlet babaya
ondan razı olan ahali de “Allah devlete zeval vermesin!” diye
görkemli bir sözle dua eder.
Devletler, millî devletler,
imparatorluklar diye ayrılmanın dışında bir de mahalli devletler,
bölge devletleri ve dünya devletleri diye ayrılırlar. Dünya
devletlerinin de üstünde Cihan Devleti veya devletleri
vardır.
Mahalli yahut yerel devlet,
kendinden sorumludur. Bölge devleti, var olduğu çevreden
sorumludur. Dünya devleti birkaç iklimden sorumludur. Cihan Devleti
ise eş anlamlı olsa bile dünya devletini de aşar biçimde her
zerresiyle bütün yeryüzü, yer altı ve gökyüzünden sorumludur.
Gelmiş geçmiş Cihan Devletlerinin en kıymetli olanı Osmanlı Cihan
Devletidir. Üstün vasıflar sıralamasında Asr-ı Saadetten sonra
gelir. Bu hayatlarda adaletin sembol şahsiyeti Hazreti Ömer’in
ikazında olduğu gibi bir kurt, bir kuzuyu kaptığında her halükârda
hükümdarın haberi olur. Bu anlamda Osmanlı Padişahının Sultan’ül
Berreyn ve Hakan’ül Bahreyn, karaların sultanı ve denizlerin hakanı
unvanını taşıması, Gazi Fatih Sultan Mehmed Han’ın ifadesiyle “bir
kuru kavga ve cihangirlik sevdası değildir.”
Bizim “Cihan Devleti” dediğimiz
esas teşkilata Frenkler “süper güç” dediler. Süper Güç, yahut Cihan
Devleti, arz kürede çok zaman birden fazla oldu. Bunlar
birbirlerini muvazene üzre kalmaya icbar ettiler. Yirminci asır
denen talihsiz ve zalim çağın ikinci yarısının adı ‘Soğuk
Savaş’tır. Soğuk Savaş döneminin 1989’da sona ermesiyle “dünya tek
kutuplu” oldu. Tek Kutuplu Dünya zamanı çeyrek asırdan azdır. ABD,
böyle bir dönemin ağırlığını kaldıramayarak savrulup durdu.
Başkanlar taç giydilerse de bu taçlar, Shakespeare’i yanıltırcasına
akılları başlara devşirmeye yetmedi.
İmdi; 10 yıldan bu yana şartlar,
dünyayı diğer süper gücün doğumuna zorluyor. Bu, SSCB’nin vârisi
Rusya Federasyonu mu, Osmanlı İmparatorluğunun devamı Türkiye
Cumhuriyeti mi, Çin mi yoksa bir başkası mı olacaktır?
Kader ne gösterir bilinmez.
Zafer, altın tepside bedava da sunulmaz. Hedefimiz, 2071 Cihan
Devleti Türkiye’dir.
“Çirkin Amerikalı” şimdilerde
rakipsiz kalma arayışının ihtirasında. O ihtiras, sahibine dehşeti
hatalar yaptırıyor.
Osmanlı, yeryüzünde adalet, denge
ve huzurun teminatıydı. Devlet-i âli Osman denen Yüce Devlet,
zulmetmez, gasbetmez, talan etmez, alıp götürmez, gittiği yerde
aldığından çok verirdi. İmanı, O’na aksini yapmanın eşkıyalık
olduğunu öğretmişti.
Ne gariptir ki aile reisine de
baba, mafya reisine de baba, devlete de baba deniyor.
“Baba” olmak adalet ve şefkat
kapılarını geçmekle mümkündür. Değişmez kaidedir ki kelimeden
evvel, kelimenin ruhu esastır. Yoksa iskelede halat bağlanan demir
külçenin adı da “baba”dır.
Derebeylikte, bir kurşun nasıl ki
bir insandan daha kıymetliyse Haçlı dünyasının süper güçlerinde de
Churchill’in ikrarıyla bir damla petrol, bir insandan
kıymetlidir.
Kimse teferruatta boğulmasın.
Cihan, bugün yetimlik ıstırabını yaşıyor.
Taç, ak alınlı o başı
bekliyor.