Bütün bunlar gibi Somali ve daha bir kaç mes’elemizden başka bir de çok ciddi çapta bir “Doğu Türkistan Mes’elemiz” vardır.
Bu mes’elelerden Batı Trakya, çok iyi bir noktada değildir; fakat 40 yıl önceden kötü vaziyette de değil. Kırım diye bir mes’elemizin varlığından az insan haberdardır. Kırım da Kafkaslar da çıkmazdadır. 12 Ada diye bir mes’elemiz olduğundan pop, top, lüks ve nefsaniyetle malûl yeni nesillerin haberi bile yoktur. Dağlık Karabağ, Ermeniler tarafından işgal edilmiş Azerbaycan toprağıdır. Kardeş Azerbaycan’la beraber bizim de mes’elemizdir. Kıbrıs, Akdeniz, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak gündemde, göz önündedir. Haklarında devamlı mütalaa serdedildiğinden ayrıca bir şey yazmaya gerek yok.
Belki Yemen ve Somali de öyle.
Gazze ve Batı Şeria yani Filistin de gündemdedir. Hem de kaç yıllardır! Ancak; bu mes’ele görüldüğü halde görülmez ve yadırganmaz olmuş, kanıksanmıştır. Sahip çıkmaktan çok nemelazımcılık ağır basar vaziyettedir. Filistin’le tek ilgilenen devlet Türkiye’dir. İsrail, 1948’de Filistin topraklarının cüz’i bir kısmında devletleşirken bugün hem Filistin’i bölmüş ve hem de kalan kısmı da neredeyse yutmuş durumdadır. İsrail, Filistin halkına eza ve cefanın her çeşidini yapmaktadır. ABD ve AB oralı bile olmuyorlar. İsrail, 1967 Savaşından bu yana Golan Tepelerinde işgalciydi. Trump’ın bir hamlesiyle hem gayrı meşru biçimde işgal ilhak oldu, hem Kudüs İsrail’e başkentliğe zorlandı.
Doğu Türkistan veya Uygurların söyleyişiyle “ Şarkî Türkistan” ise arzu edildiği kadar Türkiye’nin gündeminde değildir. Orada bir hadise olup da burada işitilirse dikkatler uyanmakta, üç-beş yazılıp konuşulmakta fakat ardından yine unutulmaktadır.
“ Allahü ekber”in ne anlama geldiğinin idrakinde olmayan gâfil şehirli nüfusun Doğu Türkistan’ın şuurunda olması beklenemez.