Dünyanın hangi kıt’asında ve neresinde olursa olsun bir ülkede bir isim, seçmenin serbest iradesiyle ve hele yüzde 52 gibi yüksek bir teveccühle Cumhurbaşkanı seçilmişse o insan, hatta isterse azınlıklardan olsa bile bütün vatandaşların Cumhurbaşkanıdır.
Seçim hukukî sürecini tamamlayarak mazbatasını alıp makamına oturan bu seçilmiş devlet reisi, o ândan itibaren o devletin her vatandaşına eşit muamelede bulunmakla mükellef olduğu gibi siyâsî bir kimliği olsun veya olmasın o memlekette yaşayan her insan da ülkenin Cumhurbaşkanına saygılı davranmak zorundadır. Çünkü temsil keyfiyeti mevzu bahistir. Bu dikkatli ve sorumlu davranış beşer ve devlet terbiyesi gereğidir. Yabancı devlet adamlarından bile söz edilirken, hatta tenkîd edilirken dengeli bir üslûb ve ölçülü bir ifâde kullanılır.
Politikacı kürsüde ve kürsü dışında, kezâ kanaat önderi
sütununda, konferans ve ekran istişaresinde aynı mes’uliyyet ve
hassasiyetle davranmak zorundadır. Dengesiz konuşma hiç kimsenin
hakkı olmadığı gibi toplumun gözü önündeki kimselerin hakkı hiç
değildir.
Bu görüşlerimiz, Devlet Başkanı Başbakan ve Bakanlar hakkında asla
konuşulmaz, onlar...