Cumhurbaşkanımız, Mescid-i Aksa'daki Yahudi mezâlimini derin bir
teessür ve bastırdığı bir öfkeyle anlatırken seçtiği cümleler
herhâlde dikkatlerden kaçmamıştır... Sn. Erdoğan, perşembe günkü
konuşmasında ölü ve yaralıları haber verirken şu kadar "şehidimiz",
şu kadar "yaralımız" var diyordu. Bu cümleyi pazar günü Cidde'de
yaptığı konuşmayla -bir bakıma- şerh ederek "Mescid-i Aksa, sadece
Filistinlilerin değildir; Mescid-i Aksa, aynı zamanda 1 milyar 750
milyon Müslümanındır!..." dedi. Bu şuur, unutturulmuş ümmet
kucaklayıcılığının ifadesidir.
Devlet-i Ebed Müddet sürekliliğinin çağımızdaki tecellisi olan
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, bugün artık millî dirayet
sahibidir. Bundan böyle de Allah'ın izniyle böyle devam edecektir.
Artık Washington'dan gelen bir mektupla sinip pısan bir İsmet İnönü
iş başında değil. Türkiye Cumhurbaşkanı, ya aynı gün, bazen aynı
toplantıda veya birbirini takip eden günlerde; kısacası eş zamanlı
beyanat, yorum, itiraz ve ikazlarında Filistin acısına dikkat çekip
din hürriyetini hiçe sayan Yahudi mezâlimine karşı tavrını koyuyor,
Afrika'nın vahşi batı tarafından zalimce sömürülmesinin bugün de
devam etmesine karşı mağdur Afrikalının sesi oluyor, serveti ve
istiklali "teröre destek veriyor" iftirasıyla talan edilmek istenen
kardeş Katar'ı yalnız bırakmayarak kırk haramilerin oyununu
bozuyor.