Türkiye’de tam da 29 Ekim etkinlikleri yaşanırken üstümüze Washington’dan arka arkaya iki saldırı geldi. Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi, evvela Ermeni soykırım kanun teklifini, ardından da Barış Pınarı Harekâtı’mız sebebiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan dâhil bazı devlet adamlarımızla TSK’ya müeyyide tatbik edilmesine dair kanun teklifini kabul etti.
Bu her iki hançer de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi olan 29 Ekim günü sırtımıza fırlatıldı. Bu tarihin seçilmesi son derecede manidar ve asla tesadüf değildir. Bunu Türkiye Cumhuriyeti’ni tanınma vesikası olan Lozan Muahadenamesinin/ andlaşmasının altında imzası bulunmayan ABD’nin bir meclisi yapmıştır.
Muhalefetteki DP-Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff’in imzasını taşıyan Ermeni soykırım kanun teklifi, yapılan bir hamleyle komisyonda görüşülüp tartışılmadan doğrudan TM genel kuruluna indi ve burada 11 ret reyine mukabil 405 reyle kabul edildi. Mevzubahis işgüzarlık, Türklerin 1915’te Ermenilere soykırım yaptığının kabul edilmesini ve ABD’de her yıl sözde soykırım tarihinde anma toplantıları icar edilmesini öngörmektedir. Tasarı, TM’de kabul edilmiş olsa bile bütün işlerliği orada bir mahzen varakpâresi/ alelâde kâğıt parçası olarak kalmaktadır. Bu metin, Senato’ya ve oradan da Başkanlık makamına gidemeyecektir. Temsilciler Meclisinin iddiaya dair mütalaası olarak kalmaktadır. Şu var ki aşağıda sözünü edeceğimiz müeyyide kararı gibi bu da Ankara üzerinde baskı yapma çabasıdır.
Aynı gün aynı mekânda sorumsuzlukla oylanan ikinci kanun teklifi ise Barış Pınarı Harekâtı’ndan hemen sonra, ekim ayı içinde TM’ye sunulmuştu. Bu teklif, Tem. Mec. Dış İlişkiler Komisyonu reisi Elliot Engel ile komisyonun en kıdemli CP-Cumhuriyetçi Parti üyesi Mike McCaul’e ait. Tabii işbu meclisin Türkiye aleyhtarlığıyla nam yapmış başkanı Nancy Pelosi’nin kindarlığı unutulamaz. Bu teklif, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Kürtleri yerlerinden sürdüğü, onları katlettiği gibi asılsız laflara yer vermektedir. Bu çevrelerde bahse konu bölgede soykırım yapmamızdan bile söz eder deli saçması hezeyanlar da işitilmektedir. Bu teklif de 16’ya karşı 405 oyla kabul edildi. Bu şantaj çalışmasının Senato’ya gitmesi, oradan geçmesi ve Başkan’a giderek tasvibine sunulması mümkün olabilir. Başkan, kanun teklifini “bir daha görüşülmek üzere’’ Kongre’ye iade eder ve TM’de 290 ve Senato’da 67 oy bulunursa bu defa Başkan’ın teklifi imzalamaktan başka bir tercihi kalmamaktadır. Bu kanun teklifi yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili bakanların mal varlığının, ticari ilişkilerinin araştırılması ve TSK’nın silah ve mali kaynak edinmesinin engellenmesini ihtiva etmektedir.
Amerika’da bu asılsız soykırım iddiasının gündeme gelmesi yeni değildir. Adaylar seçilmeden önce bu iddiayı kanunlaştıracaklarını vadeder, Başkan seçilince de meseleyi ‘’büyük felaket’’ sözüyle geçiştirirler. Kanunlaşma çabaları da yirmi yıldır sürmektedir. Ankara, bu güne kadar o hamleleri hep boşa çıkarmıştı.
‘’Dost ve müttefik’’ diye her vesileyle takdim edilen ABD’nin sırtımıza saplanan yaptırım yahut müeyyide hançeri yeni değildir. İlki Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine yapılmış ve 15 yıl sürmüştü. En son rahip Brunson ihtilafında yaşandı. Ardından Barış Pınarı üzerine kondu. Fakat Ankara Mutabakatı üzerine Trump, müeyyideyi kaldırdı.