Sn Binali Yıldırım, Başbakan olduğunda millete yaptığı
konuşmalardan birinde "düşmanlıkları azaltıp dostlukları
çoğaltacağız!" kararını tebliğ etmişti.
Bu konuşma, bütün komşularıyla yeniden münasebetleri kötüleşen
Türkiye'nin bundan sonra takip edeceği dış politikasına dair bir
niyet tazelemesiydi. O kadar ki Başbakan Yıldırım o konuşmasında
Mısır ve Suriye'ye bile işaret etmişti. Bizim, Mısır ve Suriye
halkıyla bir ihtilafımız yoktur, onlar bizim kardeşlerimiz mealinde
birleştirici ve gerçek mesajlar vermişti.
Hatırlanacağı gibi o günkü gündemde Irak, Suriye, Mısır ve Rusya
ile aramız çok kötüydü. Haklılık haksızlık ayrı bahis. Mevcut tablo
buydu. Suriye'de Arap Baharı yalanıyla şartlara mecbur bırakılmış,
Rusya'da FETÖ oyunuyla bir uçak tuzağına düşürülmüştük. Mısır'da
ise dış destekli bir darbe, dostluğumuz en üst seviyede olan bir
idareyi alaşağı etmişti.
İhtilafımız had safhada olan bu devletlerden evvela Rusya ile
dostluğumuzu yeniledik. Öyle ki Rusya Federasyonu-Türkiye
ilişkileri uçak buhranı öncesinden bile daha ileri seviyeye
yükseltildi. Rusya, sadece jetinin düşürülüp, pilotunun ölmesinde
değil, 15 Temmuz darbe ihaneti ve elçi katliamı hilesinde de ciddi
olgunluklar gösterdi. Bugün varılan memnuniyet verici neticeden her
iki devlet de kazanmaktadır. Hatta üçüncü devlet vaziyetindeki
Suriye de kazanıyor:
Eğer; Türk-Rus dostluğu yeniden inşa edilmeseydi Türkiye ve Rusya,
garantör devlet sıfatını kazanamaz, doğu Halep tahliye edilemez,
Suriye'de mütareke gerçekleşemezdi.
Suriye'de iç savaşı durdurup, gözyaşlarını siler silmez bu defa
Ankara-Bağdat hattının tamiri için teşebbüse geçildi. Buradaki
"kardeşlik" kelimesi tesadüfi değildir. Daha birçokları gibi Irak
da Türkiye de aynı babanın, Osmanlının evlâtlarıdır. Irak'la
Türkiye kardeşliğindeki bozuşmanın ne anlama geldiğini; dış ticaret
hacminin 12 milyar dolardan 7 milyar dolara gerilemesi tek başına
izah etmektedir.