Rahim Er Türkiye Gazetesi

Eğitimde kalite şartı

Bugün için gündemin zirvelerinde yer alsa da terör bile, ekonomik savaşlar bile, silahlı çatışmalar bile er veya geç bir gün bitecektir. Dünya, durdukça, milletler var oldukça, devletler ayakta kaldıkça...

05 Ekim 2018 | 6.520 okunma
Bugün için gündemin zirvelerinde yer alsa da terör bile, ekonomik savaşlar bile, silahlı çatışmalar bile er veya geç bir gün bitecektir.
Dünya, durdukça, milletler var oldukça, devletler ayakta kaldıkça, insandaki tekâmül cevheri tükenmedikçe eğim, mes’elesi sürüp gidecektir.
Eğitim, daha kuşatıcı bir ifadeyle maarif, yalnızca devlet mes’elesi değil, aynı zamanda ferd, aile, cemiyet, millet ve şüphesiz ki istikbal yani beka mes’elesidir. Bireyden devlete kadar uzayıp giden bu unsurlar için eğitimin temel ve ana mes’ele olması gibi eğitim için de kalite, temel ve ana mes’eledir.
Kalite, vasıflı, nitelikli, hedef alınmış gayeye cevap verir mahiyette olmak demektir. Buna ulaşana da kaliteli denir.
Meşhur misali tekrar etmekte fayda görüyoruz. Son bir asra yakın bir zamandır iki Bakanlığın isminin başında “millî” kelimesi yer almaktadır. MEB ve MSB dışında hiçbir zaman hiçbir Bakanlığın isminin başında “millî” kelimesi bulunmadı. Beş yıl kadar önceye dek MSB bütçesi MEB bütçesinden fazlaydı.
Bugün millî eğitim ikliminde anaokulu, ilköğretim okulu, lise, üniversite ve lisan süstü talebelerle birlikte 30 milyon civarında çocuk, genç ve yetişkin genç tahsil almaktadır. Bu sayı, birçok devletin nüfusundan fazladır.
Diğer taraftan üniversitesiz il kalmamıştır. Vakıf üniversiteleri de devlet üniversitelerinin yaklaşık olarak yarısı kadardır. Her şehre üniversite kurulmasının bir faydası da iç göçü azaltmasıdır. 50 yıl öncesinde ortaokula köyden şehir merkezine, liseye, kendi ilçesinden daha büyük olan komşu kazaya gidilirdi. Bugünkü burslar, yurtlar, akıllı tahtalar, sene başında sıraya konan kitaplar, servis araçları 50 değil 25 sene önce bile hayal edilemezdi.
Bizde eğitim, kasıt ve cehaletin neticesi olarak son bir asırda en fazla kavga yapılan konulardan biridir. Bir dünya görüşü, o sahayı ele geçirdiğinde diğer dünya görüşünde olanları mağlup etmenin peşindeydi.
Son münakaşa 4, artı 4, artı 4’e yani eğitimde süreye dair yaşanmıştı. Bu kavgalar daha gündeme gelmeden çok önceki tarihlerde biz, bu sütunda şunu teklif etmiştik. İsteyen araştırmacı bulabilir:
-Eğitim süresi, insan ömrüyle mukayese edildiğinde çok uzundur. Ömrün yarıya yakını tahsilde geçmektedir. Gençlerimize zaman kazandırmalıyız. Bu sebeple ilkokulları 4 yıla düşürelim, ortaokul ve liseleri birleştirerek 4 yıl yapalım, 5 ve 6 yıllık fakülteleri de 4 yıla düşürelim, bazı 4 veya 5, 6 yıllıkları 2 yıla çekelim. Böylece bir gence bir fakülte hayatı kazandırmış oluruz.
Tam aksi oldu. İlköğretim uzatıldı. Üstüne bir de liseler 4 yıl yapıldı.
Eğitim hayatımızın her döneminde süre gibi, and içme gibi, her orta ve liseyi karma yapma gibi ideolojik taassuplar baskın oldu.
İslam dini, Kur’ân-ı kerim ve Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- hayatı olan Siyer-i Nebi derslerinin müfredata girmesi bile kendinde uygarlık vehmeden çok kimseyi çileden çıkarttı.
Şu son 15-20 yılda yapılanlar, eğitimin madde tarafıyla, kabuğuyla, kemiyyet cephesiyle alakalıdır. Sırada asıl yapılması gerekenler, var. Kendi köklerimizden kendi göklerimize yükselecek nesilleri inşa edecek eğitim sistemine hasretiz.
Zaman zaman şikâyetler alıyoruz. O sıra üstlerine konan kitaplardan bazıları, aynen Mustafa Necati zihniyetinde zararlılardır. Bazılarında Türkçe felaket çapta tahrip edilmiş. Bundan böyle eğitimde tek hedef kalitedir. Dünya ile yarışacak gençler yetiştirmek gerekir. Bunun ölçüsü bilgidir. Çocuk, genç, bilgiyi ister evinden takiple öğrensin, isterse sınıfta öğretmeni takip ederek. Karma eğitim için de dayatma değil, velilerin tercihi belirleyici olmalı. Süreyi kısaltacak tedbirler mutlaka alınmalı, ara eleman yetiştirmeye önem verilmeli, kuru diploma her şey görülmemelidir.
Eğer kalitede mutabık kalıyorsak şunda da mutabık olmalıyız. Öğretmeni kaliteli olmayan bir eğitim sistemi kalitenin sadece lafını eder. Bütün devirler için şu ölçü geçerli olmalı:
-Öğretmen maaşı, milletvekili maaşının yarısı kadardır.
O zaman en zeki gençler, öğretmen yetiştiren kurumları tercih ederler. 2071 Cihan Devleti Türkiye, hedefine ancak ve ancak inancı, dili, kalbi ve fikri yerli, derdi, davası ve gayesi olan nesiller yetiştirmekle ulaşabiliriz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 448 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 75 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 146 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 48 Okunma