Millî Eğitim Bakanı Ziya
Selçuk, Millî Eğitim’de 2023 Vizyonu’nu açıkladı. Yapılan açıklama,
5 yıl önce uygulamadan kalkmışken bugün yeniden hakkında işgüzarca
tartışma başlatılan And’ın gölgesinde kaldı.
Sn. Selçuk’un kendini iki baskı
altında hissettiğini tahmin ediyoruz. Bir soluklanma ihtiyacındaki
liberal ve Kemalist kesimler, yeni Bakan’a çok
ümit bağladılar. Baskının biri budur. Diğeri de Cumhurbaşkanı
Sn. Erdoğan’ın hasret dolu beklentileridir.
Bakan dostumuz, AK Parti
iktidarından Millî Eğitim Bakanı olduğu için arkasına haliyle bir
rüzgâr almıştı. Bunu diğer bakanlar da yaşamışlardı. Ama Ziya Hoca,
seleflerinden farklı olarak iki ayrı mahalleden daha rüzgâr
çekmişti. Üzerindeki bakışlar fazla ve beslenen ümitler çoktu, bu
yüzden makama geldiğinden beri ses getirecek bir şeyler yapması
beklemiyordu.
Bu ses nihayet çıktı. Ortaya
konan çalışmanın adı 2023 Eğitim Vizyonu. Eğitimin bütün paydaş,
unsur, malzeme ve tarafları öğrenci, öğretmen, aile, yönetici, okul
hatta mahalle masaya yatırılmış. Denilenleri tercüme edersek, çocuk
5 yaşında alınıyor, ömür boyu eğitim görüyor ve musalla taşında bir
başka hocaya teslim ediliyor.
Okul müdürlüğü bir işletme
mesleği oluyor, idarecilerin sorumluluğu artırılıyor, ders süre ve
sayıları azaltılıp teneffüsler çoğaltılıyor. Atölyeler kuruluyor.
İlkokullarda not yerine değerlendirme öne çıkıyor. Meslek okulları
özel önem kazanıyor. İmtihanla talebe kabul eden okul sayısı
azaltılıyor. Türkiye genelinde Öğrenci Başarı Araştırma Merkezleri
kuruluyor.
Dediğimiz gibi; ebeveyn,
talebe, öğretmen, müdür, okul, mahalle, ders, süre, teneffüs,
imtihan, kabiliyet, yabancı dil, yazılım ve bilişim teknolojilerine
kadar onlarca ve onlarca güzel fikir, dilek ve temenni alt alta
sıralanmış.
Ancak bunlar hep kalıba
dair.
Kalbe dair ne var?
Onu göremedik.
Oysa insan, kalıbı, kalbi ve
ruhu olan mümtaz varlıktır. Bu yazılanlar, düşünülenler gayet
isabetli. Bazılarından adla vazgeçilemez. Bir kısmı yeni ve
değerli. Ama bu taahhütlerden bazıları veya çok benzerleri önceki
sayın bakanlar zamanında da yapılmıştı.
Ne var ki o dönemlerde az
gittik, uz gittik, iki ay bir güz gittik ve neticede bir arpa boyu
yol gittik. O bakanlar da gayet iyi niyetlilerdi, onlar da bir
şeyler yapmak için çırpınıyorlardı ama bizzat Cumhurbaşkanı’nın
ifade ve ikrarıdır ki eğitim ve kültürde bir varlık gösterilemedi.
Yanılmayı çok isteriz lakin şu listeden de bir fark doğacağını
sanmıyoruz. Kaldı ki bunlar şimdilik sadece proje, hayata ne zaman
geçeceği sabit değil.
Bizim hukuk, edebiyat, tarih,
iktisat, tıp, mimarlık, mühendislik, teknoloji ve diğer ilimlerde
dehalar çıkartmamız azım. Dünyanın en büyük havalimanını yapan bir
millet, dünyanın en büyük mimar, şair, ekonomist ve fikir
adamlarını da yetiştirmelidir.
Bu nasıl olur?
Mana ve madde
ahengiyle.
Madde tarafı genişletmiş olarak
bir kere daha açıklıyor. Mana tarafı ise namevcut.
Namevcut şu demektir. Var
olduğu hâlde orada bulunmayana “namevcut” denir.
Kısaca şöyle
diyelim:
Bizi bir çadırdan dünyanın bir
numaralı imparatorluğuna yükselten değerler, bu vizyonda
namevcuttur.
Onlar olmayınca yarın ortaya
bilgi yüklenmiş mekanik nesiller çıkar. Millî şuur ve aşkla
donanmış yerli ve millî gençler çıkmaz.
Kaldı ki 2023 geldi de geçiyor
.
Vizyondan kasıt, yüksek ufuksa
5 yıllık devlet ufku olmaz. Büyük devlet, maarifi, adaleti,
maliyesi, fikir dünyası, ordusu güçlü olan devlettir. Bunlarda
zaman dilimleri 50 yıllık olur. Bu sebeple 2071 Vizyonu esas
alınmalıydı.
Türkiye, Mahmut Esat Bozkurt,
Mustafa Necati, Reşit Galip, Hasan Ali, Tonguç ve Mustafa
Üstündağ... gibilerin yaptığı tahribatları telafi edecek nesiller
yetiştirecek sisteme muhtaçtır.
Bu olduğunda zamana damgasını
vuracak nesiller ufuktan sökün eder.