Yolum dün bir muhtarlığa düştü.
Şu günlerde iki kişi, her nerede ve hangi sebeple bir araya gelirse
gelsin hayat pahalılığını konuştuğu gibi bizim kısa sohbetimiz de
bu mevzu üzre oldu.
Muhtar “Şuraya bakın!” diyerek
gidip dolabın çekmecelerini çekti. Taşar vaziyette evraklar
görünüyordu. Nedir bunlar?” dedim. “İcra tebligatları”
dedi.
Ödenmeyen kredi kartlarının
tebligat zarflarıymış. Borçlu adresinde bulunamadığı zaman
tebligat, mevzuat gereği muhtar vasıtasıyla yapılır.
Burada da öyle olmuş ama kapıya
bırakılan bilgiye rağmen gelip alan olmadığı için birike birike
çekmeceler, böylesine şişmiş.
İstanbul’da 5 bin 461 muhtarlık
var. Türkiye’deki muhtarlık sayısı ise 50 bin 192. En küçük mahalle
ve köyleri de düşünerek en iyimser rakamla ortalama olarak bir
muhtarlıkta 10 icra tebligat zarfı olduğunu farz edersek 500 bin
çıkar.
Söz konusu borçlar, yalnızca
kredi kartı borcu değildir. Keza en az bir bu kadar belki de birkaç
katındaki icra takip zarfı da borçlu veya bir yakınına tebliğ
edilmiştir.
Muhtardan çıkınca yakındaki
semt pazarına geçtim. Etiketler, ateş pahasıydı. Patates 5, soğan
6, domates 8, portakal 10 lira. Bütün sebze ve meyvelerin fiyatları
fırlayıp gitmiş. Soğan satıcısının dedikleri ise bir ihbar gibiydi.
Toptancı “Soğanı 10 TL yapacağız!” diyor.
Fiyatlar, sadece pazarda değil,
çarşıda da aşırı pahalı. Pazarda da çarşıda da çok insan almaktan
ziyade sorup geçiyor. Kırmızısı ve beyazıyla et fiyatları alınamaz
rakamlara çıkmış. Kasaptayken genç bir hanımın 5 liralık et satın
almasına şahit oldum. Etin kilosu 80 lira, alınansa yüz gram gibi
bir şey. O hanımın iç dünyasında yaşadıklarını düşünerek ben
utandım.
Fiyatlar, insafı sadece esnaf,
tüccar, toptancının tezgâh ve vitrinindeki etiketlerde terk etmiş
değil. Motorlu taşıtlar vergisinden, sigorta bedellerine, elektrik,
su, doğalgaz, telefon gibi faturalara kadar her şey el yakıcı.
Fiyat sorduktan sonra susarak bir şey almadan –belli ki- içindeki
üzüntülerle oradan ayrılan anaları-bacıları görmüş olmanın
teessürünü yaşarken bindiğim arabanın sürücüsü, bir süre yol
aldıktan sonra bana bir kâğıt uzattı. Aldım; 750 lira civarında bir
doğalgaz faturasıydı. Fakat “250 TL dağıtım bedeli” gibi ilavelerle
ödenecek bedel, bin 250 TL’yi buluyordu. Fatura oturdukları binada
müşterek tüketime aitmiş ama komşularına dağıtım bedelini, 750
TL’nin 500 lira fazlasıyla ödenecek olmasını izah
edemiyormuş.
Daha ocak ayındayız. Maaşlara
yeni zam yapıldı. Ne var ki düşük olan maaşlara düşük zam yapılması
bir şeyi iyileştirmedi. Türkiye’de yüksek maaşlı nüfus bellidir.
Çoğunluğun hâli de bellidir. Bu sebeple ister özel, ister resmî
olsun sabit maaşlılar, emekliler, dar gelirliler, esnaf zordadır.
Vatandaş bugün etiket ve fatura kıskacına alınmış bulunuyor. Rahip
Andrew Bronson bahanesiyle başlatılan dövizli Trump saldırıları,
Türk parasının beli kırıldı.
Bugün seçimler için
“kararsızlar” yüzde 30’ların üstündedir. Sandığa hiç gitmeyecek
olanlar ise yüzde 7’lerdedir. Bu istatistikleri iktidara yakın
anket şirketleri veriyor.