3 Kasım 2002’de AK Parti iktidara geldiğinde enflasyon yüzde 38’in üstündeydi. Dünyada enflasyonu yüksek devletlerden biriydik. Bu kangren, en az 30 yıldır vardı. Öyle bir kabulleniş olmuştu ki yüksek enflasyon hayatın bir şartı gibi düşünülüyordu. Türk parasının değeri kalmamıştı. Çalışanlar, maaş alınca hemen döviz bürosuna koşup elindeki parayı yabancı parayla değiştiriyorlardı. Bazı alışverişlerde TL geçmiyordu. Her köşe başında bir döviz "dükkânı" açılmıştı.
AK Parti’nin ilk büyük hizmeti, bu enflasyon canavarını mağlup etmek oldu. İktidar olmadan evvel enflasyonun düşürüleceği ve IMF’nin gönderileceği sözü verilmişti. Sözler, yerine getirildi. Mevcut borçlar ödenerek IMF gönderildi. Böylece emperyal bir vesayetten kurtulduk. Daha önemlisi enflasyon, tek haneye çekildi.
Enflasyon, uzun yıllar boyunca yüzde 7 gibi tek hanede seyretti. İktidar bunun daha da aşağı çekileceğini söylüyordu. Fakat 7-8 sene öncesinde küçük kımıldanışlarla yükselme görüldü. 15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsünden sonraysa enflasyon, daha yukarılara çıktı. Buna rağmen tahammül edilebilir...