Türkiye, samimiyetsiz müttefikleri ve NATO'dan destek almasa
bile Fırat Kalkanıyla sahada olanca mücadelesine devam ederken bir
taraftan da diplomatik kanalları işletti ve işletmekte. Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun teşebbüsleriyle 20 Aralık'ta Moskova'da
Türkiye, Rusya, İran arasında bir ön toplantı yapıldı. Bu
toplantının bir özelliği de Rus büyükelçisi Andrey Karlov'un 19
Aralık'ta malûm takıyyeci terör örgütü tarafından katledilmesinin
hemen ardından olmasıydı.
20 Ocak’ta yapılacak olan Astana Zirvesi'ne hazırlık mahiyetindeki
Moskova toplantısında Türkiye ve Rusya Suriye'de "Garantör Devlet"
sıfatını üstlendiler. İran da aynı sıfata sahip mi? İhtimal yüksek
fakat henüz muğlak.
Geçen haftaki o ilk toplantıyı bu hafta başında iki gün süreyle
Ankara'da yapılan ikinci toplantı takip etti. Fikir teatileri daha
bir yoğunlaştı, gündem ateşkes odaklı olarak daha bir netleşti.
Türkiye, Kazakistan'ın payitahtı Astana'da yapılacak zirveye
tarafların iyi hazırlanmış olarak gitmelerini ve masadan en kısa
sürede ve en verimli şekilde kalkılmasını istemekte. Suriye'ye
insanca yaşama şartlarının bir ân evvel gelmesi şarttır. Ankara
toplantısına adı geçen devletlerin yanı sıra Suriye'de rejimle
vuruşan ve kendilerine "Muhalifler" denen Ahrar'üş Şam, Ceyş'ül
İslâm, Er Rahman, Hür İdlib Ordusu, Ecnad'üş Şam, Halep Harekât
Ordusu, Sultan Murad I. Kıyı Bölüğü de iştirak etti.
PYD/YPG ve bir başka terör örgütü temsilcisi Moskova ve Ankara'da
olmadığı gibi Astana'da da olmayacaktır. Onlar, ABD ile
müttefikçilik oynayabilirler. Muhalife gelince; onların
temsilcileri Ankara'da olduğu gibi Astana'da da yer alacaktır.
Astana'da ayrıca rejim temsilcisi de bulunacaktır.