Gündemdeki suçlama şudur:
CHP ve HDP’nin teşvikiyle 8 Mart akşamı Taksim’de bir araya gelen bir kısım kadınlar, gösteri yaptıkları sırada Ezan okunmaya başlayınca ıslıklayarak, düdük çalarak, gürültü çıkartarak Ezan’a hakaret ettiler. Müdafaa ise şöyledir: 8 Mart akşamı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” münasebetiyle Taksim’de bir araya gelenler feminist kadınlardır. Bu kitlenin o akşam protesto yaptığı doğrudur. Ancak; vaki protesto, Ezan’a değil, polisedir. Polis, göstericilerin yolunu kesince tepki vermişlerdir. ... Birçok videoyu tekrar tekrar takip ettik. Kayıt net değil. Göstericilerin “yürüyüş hakkımız engellenemez!” diye sürekli bağırdığı ve bu bağırtıların ıslık ve diğer gürültülerle birleştiği anlaşılmaktadır. Tuhaf olan, Taksim’de gösteri yapılırken profesyonel ajans ve muhabirlerin kayıt yapmamış olmasıdır. Ulaşılan kayıt, amatör bir çekimdir. Poliste mutlaka sağlıklı bir kayıt vardır. Bu işin içyüzü polis veya profesyoneller tarafından gerçekleştirilen çekimlerin ortaya çıkmasıyla anlaşılacaktır. Bu sebeple biz, bu konuda şimdilik “o akşam Ezanımıza hakaret edilmiştir de demeyeceğiz, hakaret edilmemiştir” de demeyeceğiz. Zira; Ezan’a, Kur’ân’a, Hadisi şeriflere ve mukaddeslerimize hakaret fıkıh ölçüsüyle “küfür”dür. Bunu yapan dinden çıkar. Böyle bir fiilin işlenmediğine dair binde bir ihtimal olsa bile vebal endişesiyle beklememiz iktiza eder. Temennimiz böyle bir hakaretin yapılmamış olmasıdır. Şayet; o eylemciler, İslami özenden haberdar olsalardı minareden gelen namaz, barış, huzur ve kardeşlik çağrısı başladığında susar, bittikten sonra ne diyecekse onu derlerdi. Bunu yapmadıkla...