Sn. Kılıçdaroğlu yönetimindeki
CHP merkez kadrosuyla Sn. İnce taraftarları arasındaki ihtilaf
kilitlendi. Genel başkan, bu kilidi açmak ve bu sıkıntıdan
kurtulmak için parti karar organlarında değişikliğe gidecek. Ama;
bu, geç kalmış bir tasarruftur. Öyle bir değişiklik için böyle bir
kriz yaşamak şart değildi. Sn. Erdoğan, bir yıldan beri
gerçekleştirdiği değişiklikleri, bu defa 18 Ağustos’taki kongrede
parti merkez karar organlarında da tatbik edecek.
Vaziyet şunu
göstermektedir.
CHP bunalımdadır.
Kemal Kılıçdaroğlu
çaresizdir.
Olağanüstü kongre isteyen delege
sayısı konusunda Kılıçdaroğlu ekibiyle İnce ekibi arasında
uyuşmazlık yaşanıyor. Parti tüzüğüne göre delege imza sayısının 622
olması lazımdır. Muhalif kanat, bu sayının bile aşılarak 630’un
bulunduğunu iddia ediyor. Parti iktidarında olanlarsa 569 kabul
edilebilir oyun varlığından söz etmekteler.
Şayet muhalif kanat 622’nin yüzde
10, 15, 25’i gibi bir yerde kalsaydı bugün diyecek bir şeyleri
olamazdı. Halbuki parti yönetimimin ileri sürdüğü rakam tartışmasız
doğru sayılsa bile muhalifler lazım gelen sayının yüzde 90’ını
bulmuştur. Demek oluyor ki CHP delegesinin yüzde 90’ı kongre
yapılarak partide yönetim değişikliği istemektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu keyfiyeti
yok saymaz, Muharrem İnce de ihmal edemez. Ancak; dikkatlerden
kaçmaması icap eden asıl gerçek şudur:
Bu yaşanan kongre krizi CHP’nin
iç meselesidir ve geniş seçmen kitlesini
ilgilendirmemektedir.
Daha ileriye gitmeyerek son 30
yıl üzerinde duralım. Bu zaman zarfında hangi CHP genel başkanı,
toplumu heyecanlandıracak ne yaptı, ne söyledi, ne gibi hayran
kalınacak projeler üretti? Denilenler sadece tenkit, kötüleme ve 80
yıllık ezber, bayat ve klişe sözlerdir.
Kesin olarak bilinmeli ki CHP,
tarihiyle yüzleşmeden hiçbir yere varamaz. Bunu Sn. Baykal ve
öncekiler yapamadığı gibi halefi Kılıçdaroğlu hiç yapamadı. İlk
seçildiğinde bir-iki kere “Yeni CHP” diyecek oldu fakat ulusalcılar
kızınca sustu. Dersim’de zehirli gazla öldürülen vatandaşlardan
dolayı devrin başbakanı Tayyip Erdoğan devlet adına bu şehir
halkından özür dilerken Dersimli Kılıçdaroğlu ağzını açmadı.
“Sabiha Gökçen adı niye bir havaalanına verilir? Dersim’i
bombalamasına ödül mü?” diyemedi. Meclis’e bir değişiklik teklifi
veremedi. Devlet, yeni bir sisteme geçerken bile idaresindeki
parti, tutucu bir tavır sergiledi. Misaller
çoğaltılabilir…
Sözün burasında sorunun muhatabı
Muharrem İnce’dir. Sn. İnce yeni olarak ne söylüyor? Ne diyor?
Masaya hangi projeleri getiriyor? Tamamen insaf ve vicdan
ölçülerinde ifade ediyoruz ki CB adaylığında Erdoğan taklitçiliği
gözden kaçmıyordu. Aslı varken taklide revaç olur mu?
Eğer;
Sn. İnce, “Tek Parti Zihniyeti
CHP’sini bu toplumla yüzleştireceğim, Alevi, dindar ve kim olursa
olsun özür bekleyen herkesten özür dileyeceğim, günü geçmiş ve bir
manası da kalmamış koruma kanunu gibi kanunların kaldırılmasını ben
teklif edeceğim!” demez ve büyük projeler getirmezse “adam” yine
kazanır. Belki partisinde de kaybeder. Çünkü Kılıçdaroğlu’ndan
farkı kalmaz.
CHP çıkmazdadır.
Eski ile yeni arasında bir fark
görülmüyor.
Bu parti, bir fark gösteremezse
milletten çok uzaklara düşer ve nihayet vakfa dönüşür.