Konstantiniyye’yi İstanbul,
Ayasofya’yı camii kebir, şehri mü’min yapan, onu cihanın merkezine
oturtan, Dar’ül Hilafe kılan, semalarını Ezan-ı Muhammedî ile
nakışlayan sebep, bu muştu, bu ulvî ve kutlu sözdür.
O söz, mübarek Peygamber kelamı,
asırlar içre Kureyş Arapçasının olanca fesahat, belagat ve
ahengiyle Müslümanların kalbinde ve dilindedir:
-Letüftehannel Konstantiniyyete.
Veleni’mel emîrü emîrüha, veleni’mel ceyşü zâlikel’l ceyş!..
-Konstantiniyye, elbette
fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun
askeri ne güzel askerdir!..
Bizim araştırmamıza nazaran
Sevgili Peygamberimiz, bu Hadis-i şerifi, Uhud imtihanından
sonrasında Hendek Harbi’nin müdafaa hazırlıkları esnasında Uhud’dan
dolayı yaşanan mahzunluğu silmek için buyurmuş ve ümmetin önünde
muhteşem bir ufuk açıp onun tam ortasına Kızılelma olarak
İstanbul’u oturtmuşlardır.