Siyonistler, hayalini kurdukları Yahudi devleti için Abdülhamid
Hân'dan mütevazı bir toprak parçası istemişlerdi. Güya bununla
yetineceklerdi. 1948'de Siyonist-İngiliz iş birliği ve Amerikan ve
topyekûn Avrupa desteğiyle Filistin topraklarında bir devlet
kurunca, o devlet, başta Filistinliler olmak üzere sürekli şekilde
Arap toprakları aleyhine genişleyip büyüdü.
Bu yayılmacılık, 1967'de en ileri noktalara ulaştı. İsrail, '67
Savaşı'nda işgal ve gasbettiği toprakları, BM ve hangi devlet ne
derse desin boşaltmadı ve boşaltacak gibi de görünmüyor. Bununla da
kalmadı. Başkenti Tel Aviv olduğu hâlde Kudüs'ü de facto bir
tavırla başkent ilân etti. Son senelerde onunla da doymayarak
Filistinlilerle meskûn olan mahallelere Yahudi göçmenler getirerek
onları, oralara yerleştirdi ve yerleştirmeye devam etmekte.
İsrail, arazi genişlemesini yaptıkça Filistin toprakları küçüldü.
Öyle ki zamanla Batı Şeria ile Gazze birbirinden uzağa düştü.
Gazze, açık hava hapishanesine döndü, dünyadan soyutlandı.
Yahudiler, 5 bin yıl sonra sürgünden dönmüş; o aziz topraklarda
bunları yapmışlardı ve yapıyorlardı. Ancak; onların gayeleri ele
geçirdiklerinden ibaret değildi. Hedefleri vardı.