Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy, 3 eski başbakan, birtakım Hıristiyan ve Yahudi din
temsilcileriyle yazarlardan meydana gelen 300 kişi, Paris’te bir
bildiri yayınlayarak “şiddet ve Yahudi aleyhtarı fikirler” yaydığı
gerekçesiyle bazı âyetlerin Kur’ân-ı kerîm’den çıkartılması
gerektiğini iddia ettiler.
Bunlar, bu densizliği yaparken
Kur’ân-ı kerîm’i kendi konsillerinde tekraren yazılmış
muharref/tahrif edilmiş, bozulmuş İncilleriyle aslıyla alakasız
Tevrat gibi mi zannetmekteler? Burada tek başına bir cahillik
yoktur. Cahillikle beraber Hıristiyan ve Yahudi din yobazlığı,
haçlı taassubu ve İslamofobyanın İslam nefretine dönüş kindarlığı
da vardır. Hadise tamamen siyasidir. Kendilerine aydın
denen karanlık kafalı bu güruhun kimler olabileceğini anlamak
için bildirideki en meşhur imza Sarkozy’nin biyografisine bakmak
yeter:
Sarkozy, 2007 yılında
cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında Libya’dan gayrı meşru olarak
para kopardığı için bir süre önce nezarete alındı ve yargılanmaya
başlandı. Uzunca olan asıl adı Macarcadır. Babası, Nagubocsai
Sarkozy Pal, Macar’dır. Anne dedesi Aron Mallah, Katolik
İspanya’nın zulmünden kaçıp Osmanlıya sığınarak Selanik’e yerleşen,
buradan İzmir’e, oradan da Fransa’ya göçen Sefaret Yahudileri
neslindendir. Vaziyet o ki gizli Siyonist bu kimse, hem anne ve hem
de baba tarafından Yahudi’dir. Sarkozy hem Siyonisttir
ve hem de haçlı kanaldan şiddetli bir İslam nefretiyle
beslenmektedir. Bu 300 aşağılık çapulcunun arasında yer
almakla aynı zamanda göze girip yolsuzluk davasından da beraat etme
hesabını güttüğü de anlaşılmaktadır.
Değil bu cahillerin; en namlı
papaz ve hahamların bile Kur’ân-ı kerîmden hüküm çıkartmaları
imkânsızdır. Bunu ancak salahiyetli İslâm âlimleri yapabilirler. Bu
mutlak gereceğe rağmen çıkartırlarsa işte böyle rezil ve rüsva
olurlar. 300 değil, 3 milyon, yarı aydın bir araya
gelip benzer bir beyanname neşretseler ne yazar? Hiçbir şey.
Zevzeklikleri, boşboğazlıklarıyla kalırlar. Kur’ân-ı kerim’in
ebedî rehberimizin 15 asırdır tek harfi değişmediği gibi
kıyamete kadar da değişmeyecektir. Kur’ân-ı kerîm, Allahü
teâlânın himayesinde, korumasında olduğu gibi biz, Müslümanlar da
bütün dikkat, cesaret, hassasiyet ve tavizsiz duruşumuzla
mukaddes kitabımıza siperiz.
Şunlar tesadüf
değildir:
3 ayrı mekândan 3 ayrı sebeple
3 ayrı saldırı gelmiştir.
1- 300 Fransız, Paris’te
mübarek ve mukaddes kitabımıza iftira atarak zehir
saçmışlardır.
2-14 Mayıs’ta Amerikan sefareti
açılmadan bir hafta evvel İsrail, Washington’dan aldığı izinle
Kudüs sokaklarına Amerikan sefaretine giden yol levhaları
asmıştır.
3- Washington yönetimi, Rusya’dan
S-400 füzeleri satın alamızla Suriye’de kendisine rağmen bağımsız
bir siyasî ve askerî yol takip ettiğimiz için bizi cezalandırmak
maksadıyla Türkiye’nin F-35 projesinden çıkartılması ve bu
uçakların TSK’ya satılmamasına dair kendi iç mevzuatını harekete
geçirmiştir.
Zamanlama da tesadüf
değildir:
1-İslâm âlemi, mübarek ramazan
ayına girmektedir.
2-Türkiye, Kuzey Suriye ve Kuzey
Irak’ta askerî harekâta devam etmektedir.
3-Türkiye, 24 Haziran’da erken
seçime gitmektedir.
Bu seçimde ‘Cumhur İttifakı’nın
kazanacağı bellidir.
Bu sebeple Müslümanların asabını
bozup kargaşa çıkartmak istemekteler.
Bütün bunların arkasında haçlı,
siyon ve FETÖ iş birliği vardır.