Ekranlardaki tartışmalarda
konuşmacıların dile getirdikleri rakamlı, teferruatlı sayım döküm
malumatı başladığı anlarda çok seyircinin kanal değiştirdiğine
eminiz.
Konu, İBB’dir ve tektir.
İstanbul, şimdilerde bizlerin onda kendimizi bulduğumuz yıllardaki
gibi 1 buçuk milyon nüfuslu ve sur içinden ibaret bir şehir
değildir.
İstanbul, bugün, memleket
çapındadır. Bütçesi devlet bütçesi gibidir. Çıkarttığı milletvekili
sayısı, bütün vekil sayısının beşte biri kadardır. Tarih, kültür,
sanat, turizm, medya, iktisat, ticaret merkezi ve fiilen eş başkent
ve yazlık başkenttir. Osmanlı coğrafyası ve İslam âlemi içinse
Payitahttır.
Şu saydıklarımızla saymadığımız
daha birçok sebepten ötürü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
fevkalade önemlidir. Burayı kazanan aday için Cumhurbaşkanlığı yolu
da açılmaya başlamıştır.
31 Mart’ta seçim yapıldı;
sürpriz yaşandı. İlçeler çoğunluğunu Cumhur İttifakı kazanırken
İBB’de sandıktan Millet İttifakı çıktı.. AK Parti, seçime şaibe
karıştığı iddiasıyla “olağanüstü itiraz” hakkını kullanıp iptal
talebiyle YSK’ya gitti. YSK, sandık kurulu başkanlarının kanuna
aykırı şekilde tayin edilmesi ve sayım-döküm cetvellerinden
bazılarının boş, bazılarının da imzasız çıkması ve bunların da
seçimin sonucunu değiştirecek mahiyette olması sebebiyle İBB
seçimini iptal ederek yenilenmesine karar verdi. Verdiği bu kararı
da gerekçelendirmiş oldu. Şimdi ikinci safhaya geçilmiş olmakta.
Şimdiden öncekiler, az yukarıda da yazdığımız gibi uzmanları
alakadar edecektir.