TBMM Başkanlığı, dün, Başbakanlığın, HDP/Halkların Demokratik Partisi eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder ve Selma Irmak'ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep eden tezkereyi Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'na sevk etti.
Fezlekenin bütçe görüşmelerinden sonra TBMM genel kurulunda ele alınması tahmin ediliyor. Ancak Başbakan Ahmet Davutoğlu, daha evvel dokunulmazlıkları kaldırılması gereken HDP'liler arasında bu 5 kişiden başka Tuğba Hezel'i de saymıştı. Zaten, bu süreci tetikleyen de Tuğba Hezel oldu. Bilindiği gibi her milletvekili, anayasa gereği bütün milletin vekilidir. Söz ve icraatlarında bütün milletin hissiyatını düşünmesi gerekir. Tuğba Hezel ise Ankara'daki bombalı saldırıda 29 vatandaşımızın canına kıyan teröristin evine giderek taziyede bulundu, sanki bir kahramanı takdir ediyordu. Bu sorumsuz hareket, milleti çileden çıkarttı.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının psikolojik sebebi budur.
Halbuki dokunulmazlığa dokunmak en son düşünülecek iştir. Nitekim Başbakan Davutoğlu, sorular üzerine kürsü dokunulmazlığının esas olduğunu, hep bunu savunacaklarını dün bir kere daha dile getirdi. Ancak; aynı sn Davutoğlu, yukarıda sayılan vekiller hakkında işlem yapılması maksadıyla tezkereyi işleme koyan evrakı imzalayan başbakandır. Bu bir çelişki değildir. Üstelik Başbakanın önceki konuşmasıyla dün komisyona intikal eden fezlekedeki isimler karşılaştırıldığında Tuğba Hezel adı metinde yoktur. Bu olmayacak anlamına gelmez. Aksine onunla birlikte daha başka HDP'liler de fezlekeye girebilir.
Şu görüşse hatalıdır:
-Anayasa ve başkanlık sistemi çalışmalarını halk oylamasına götürmek için 330'u bulmak maksadıyla AK Parti'nin 13-14 milletvekiline ihtiyacı vardır. 14-15 vekilin milletvekilliği düşerse iktidar referanduma gidecek sayıyı bulabilir.