Adalet tecellisine, adalet tesisine, hakkın yerini bulmasına,
eşitlik fikrine...öncülük, bayraktarlık ve sözcülük yapacak en son
kurum Cumhuriyet Halk Fırkası, CHP, HP, SDHP, DSP'dir. Kısacası
"Tek Parti Zihniyeti".
Bu zihniyet, hiçbir zaman istikrarlı bir dünya görüşü üzerine
oturmamış, önce Kemalist olmuş, sonra Hitlerle muhabbet kurmuş,
"Führer"den hareketle Millî Şef’çi karakteri seçmiş, 27 Mayıs'ta
Darbe desteklemiş, 28 Şubat’a lokomotiflik yapmış ve her ne olursa
olsun bugün olduğu gibi dün de millî ve yerli olan şahıs, değer ve
müesseseleri hedefine oturtmuştur.
Bugün de bazen Atatürkçü, bazen de güya sosyal demokrattır.
Hanedân'ın bebek, kadın ve yaşlısıyla gurbet mecburiyet, mahrumiyet
ve mahkumiyeti bir utanç vesikasıdır. Adaletin "tabiî hakim
ilkesi"yle alâkasız İstiklal Mahkemeleri, ayrı bir faciadır. Bu
sözde mahkemelerde adalet dağıtılmamış, cinayetler işlenmişti. On
binlerce insan, "inkılap kanunlarına muhalefet" gibi talimatlı
ithamlarla asılmış, muhalefet "faili meçhullerle" susturulmuş, yok
edilmişti. Kur'ân kursları, medreseler kapatılmış, kadınların
örtüleri süngülerle yırtılmış, Kur'ân-ı kerîm öğretenler
yakalandığında ağır muamelelere marûz kalmış, devrin parti buyruklu
jandarma ve polisi vatandaşın gözünde zulüm sembolüne dönmüş, Ses
Bayrağımız Ezan-ı Muhammedî çeyrek asra yakın yasaklanmış, ayet ve
hadisler bina alınlıklarından murçlarla kazınıp sökülmüş, Fatih'in
şahsi vakfının mülkü olan Ayasofya vakıf senedindeki gayenin dışına
çıkartılmıştı.