Rahim Er Türkiye Gazetesi

HIRS!

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “biz, seçim kampanyamızı başlattık” dedi.  Sn. Erdoğan, İstanbul ve İzmir hariç il kongrelerini tamamladıklarından seçime  hazır olduklarını...

23 Nisan 2018 | 173 okunma
AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “biz, seçim kampanyamızı başlattık” dedi.  Sn. Erdoğan, İstanbul ve İzmir hariç il kongrelerini tamamladıklarından seçime  hazır olduklarını da açıkladı. Bu durum,  MHP zaviyesinden de farklı değil. Zaten gerekçelerini  sıralayarak erken seçim işaret fişeğini ateşleyen MHP Genel Başkanı Devlet  Bahçeli olmuştu. Sn. Bahçeli, büyük kongresini yapıp güç tazeledikten sonra erken seçim çağrısıyla bu defa da 24 Haziran’da  seçim yapılması kararına vesile oldu.
Muhalefet, baskın yedi. “Erken seçime gidelim”, “hodri meydan”vari sözleri, iktidarın nasılsa bunu kabul etmeyeceğine olan inançları yüzündendi. AK Parti, seçimlerin vaktinde yapılamasını kat’i bir prensip olarak uyguluyordu. 
Muhalefet partileri, ne Cumhurbaşkanı adayı çıkartabilmiş ve ne de aralarında ittifak kurabilmişlerdi. Bu, hadisenin bir tarafıydı. Diğer tarafı ise İYİ Parti’nin ne olacağıydı. Zira Seçim Kanunu’nun âmir hükmüne göre “bir partinin seçimlere katılabilmesi için oy verme gününden en az 6 ay evvel il kongrelerini yapmış olması gerekmektedir.” Bu partinin sözcüleri her ne kadar bizim açımızdan bir problem yok, üstelik Yargıtay’ın YSK’ya verdiği seçime katılacak partiler listesinde partimizin de ismi var, diyorlardı ama yine de bir belirsizlik devam etmekteydi. Diğer taraftan Cumhur İttifakı’nın iki lideri Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli, alınan erken seçim kararının İYİ Parti’nin yolunu kesmek gibi bir niyet taşımadığını, böyle bir karar alma sebebinin yaşanılan finans saldırıları ve yurdumuza karşı terör örgütleriyle onların destekçisi devletlerin hamle yenilemesi olarak  gösterdiler. Şüphesiz ki bir partinin seçime girmesini engellemek kamuoyunda da destek görmezdi. 
İYİ Parti’nin DP/Demokrat Parti listesinden seçime gireceği söylentileri konuşuluyordu. Bunlar konuşulurken dünkü pazar günü  CHP parti grup başkan vekili Engin Altay ve parti sözcüsü Bülent Tezcan yanlarında 15 CHP milletvekili olduğu hâlde TBMM’de bir basın toplantısı yaparak “siyasi bir karar olarak değil de demokratik bir karar olarak” 15 arkadaşlarının CHP’den istifa ederek İYİ Parti’ye katıldıklarını açıkladılar.
Bu transfer hayli kurnaz bir taktiktir. Seçim Kanunu’nun  6 aylık süreye dair maddesinin hemen devamında “mevzubahis partinin seçime girebilmesi için… veya TBMM’de grubu bulunacaktır” demektedir. 15 MV gönderilen partinin mecliste  5 vekili vardı. Grup sayı şartı 20 olduğu için CHP aşısıyla bu şart eda edilerek İYİ Parti’nin seçim yolu açılmak istenmiştir.
Futbolcu transferinden daha basit vaki vekil transferine dair birkaç soru var:
Bir vekil, istifa ettiği zaman bunun Meclis tarafından kabulü gerekmektedir. Bu istifalar böyle bir şarta bağlanacak mıdır, yoksa  Meclis üyeliğinden ayrılma olarak değil de partiden partiye geçiş mi kabul edilecektir? Diğer husus; böyle bir toplu istifa ve parti değiştirmenin hele genel başkan talimatıyla yapılmışsa “Kanuna karşı hile” sayılması mümkün müdür? CHP, mevcudunun onda birden fazlasını bir başka partiye vermiştir.
Asıl soru şudur:
Seçmen, millet bu hareketi içine ne kadar  sindirebilecektir?
Olay,  11 AP/Adalet Partisi milletvekilinin Güneş Motel’de istifaya razı edilerek  CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in  42. Hükûmeti kurmasındaki ayıbı hatırlatmaktadır. Bu ayıp, ne Sn. Ecevit’in ne de CHP’nin yakasını hiç bırakmadı. Aynı parti, o işlemi bu defa da tersine çevirmiştir.  Seçmen, İYİ Parti’nin yolunun kesilmesi  hâlinde  bunu kabul etmeyecekti. Bu paket transferi de  kabul etmez. İYİ Parti, DP listesinden devam etseydi daha kârlı çıkabilirdi.
Akla başka sorular da geliyor:
-Uğurlanan 15 vekil, CHP tarafından gözden mi çıkarılmıştır?
-Artık siyaset yapmayacaklardı da bundan dolayı mı istifa ettirildiler?
-İYİ Parti listesinden her nerede aday gösterilirse gösterilsinler CHP tarafından destek verileceğine dair teminat mı aldılar? Bu soru zaten iki veya daha fazla muhalefet  partisi arasında ittifak olduğunda kendiliğinden hayata geçecektir.
Gelelim yarınki Salı’ya:
Meral Akşener’le önceki akşam basından saklanan bir görüşme yapıp bu formüle imza atan Kemal Kılıçdaroğlu, yarın -herhâlde- mecburen aday açıklayacaktır. CHP genel başkanının, partisini bırakarak Cumhurbaşkanı adayı olamayacağı seyirden okunmaktadır. Meral Akşener ise  aday olacağını söylemişti. Salı günü -herhâlde- önce CHP-İYİ Parti ittifakı meydana çıkacaktır. HADEP buna koşarak dâhil olur. Bunlar kendi aralarında birlik kurunca Saadet Partisi’ni ikna yoluna gireceklerdir.
Bu tablo, Cumhurbaşkanı adaylığı için  3 ismi masaya getirir.
Kılıçdaroğlu’nun önceliği Abdullah Gül olacaktır diye düşünüyoruz.  Sn. Gül’ün bir maceraya atılıp itibarını harcayacağına ihtimal vermeyiz. CHP cephesinde Abdullah Gül’den sonra Temel Karamollaoğlu isminin geleceğini sanırız. Oduncu ormanda baltaya sap arıyor. AK Parti tabanına sıcak gelecek isimleri tercih edilmekte. İlk iki isim olmadığı takdirde Kılıçdaroğlu mecburen  Meral Hanımın adaylığını kabul edecektir.
Eğer yarın doğrudan “adayımız Akşener!” denirse, demektir ki öbür ihtimaller konuşulup netice alınamamıştır. Belli olmaz, sağa da yakın  ılımlı bir CHP’li de ilân edilebilir.
Ancak  siyasette hakikaten “gün uzar yüz yıl olur.” Yarın bu 15 MV’den bir kısmı çevre baskısı vs. gibi sebeplerle İYİ Parti’den kopabilir. Kan uyuşmazlığı mümkün. Bir kişi vazgeçse grup yine kurulamaz. Ayrıca yargının ne diyeceğini de bekleyeceğiz. YSK, Yüksek Seçim Mahkemesi’dir.
Her ne olursa olsun, fakat her şey ahlâka, hukuka uygun ve memleketin menfaatine olsun. Bakınız 1977 yılında Güneş Motel’de kurulan “Vekil Borsası”  bugün dahi konuşulmakta. Tenzih ederiz, “bugün de borsa kurulmuş” diye bir imâmız asla yok ama hadise ister istemez kirli maziyi hatırlattı. Bunları dikkate alan Sn. Akşener “hayır biz, emir-komutayla istifa ettirilmiş vekilleri kabul edemeyiz!”  diyerek kapısını kapatsaydı  hem kendisi hem partisi kazanırdı. Aksi de olmuş olabilir; CHP’den ödünç vekil istemiş olabilirler. Hırs; sağlıklı görmeye mâni olur. Hırsla kalkan ziyanla oturur. Muhalefette aklıselimden ziyade ölümüne hırs görmekteyiz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 450 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 75 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 148 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 48 Okunma