İki yıl kadar önce bir otobüste
bir vak’a yaşanmıştı. O gün genç bir yolcu, bir kadın yolcuyu
tekmelemişti. Genç kadın, şortluydu. Tekme atan kişi, şortlu
kadının kendisini tahrik ettiğini ileri sürdü. Şikâyet, mahkemeye
intikal eti, sanığa mahkûmiyet verildi…
Bu hadiseden bir zaman önceyse
bir başka otobüste yaşı kemale ermiş fakat kendisi ham kalmış bir
kadın, başı örtülü iki genç kızın başlarını zorla açmaya
kalkışmıştı.
Bunlar, birtakım kendini bilmez
işgüzarların yaptığı münferid vak’alardır diye düşünülmüştü. Ne var
ki geçen hafta Karaköy’de bu cümleden bir başka vak’a daha
meydana geldi. Olayın videosunu tekrar tekrar inceledim:
İki genç kız, neş’e içinde
konuşa konuşa yürümekteler. Bu sırada karşıdan gelen açık başlı bir
başka genç bayan, bu kızların yanından geçerken onlara birden
sille-tokat vurmaya başlıyor. Neş’eli, kendileriyle ve çevreyle
barışık iki mütesettir gencin varlığı, bu saldırganı rahatsız
etmiş. Polis, faili derhal yakalandı. Hâkim tutuklama kararı verdi.
Şimdi saldırgana sahip çıkanlar, onun “şizofren” olduğunu ileri
sürmekteler. Muhtemelen kendisi de duruşmalarda buna
dayanacaktır.
Şimdi bir kısım vatandaşlar,
gözü dönmüş bu saldırganı kınarken aynı zamanda çevredeki
insanların mağdure kızlara sahip çıkmamasına da esef
etmekteler. Asıl kınama işe sosyal medyadaki ayrımcılık ve
tarafgirliğe yapılmakta. Otobüsteki saldırıda şortlu kıza yoğun bir
destek olmuştu. Aynı desteğin, haklı olarak, bu saldırıya maruz
kalan o kızlara da verilmesi bekleniyor. Hadise yaşandığında
genç kızların imdadına koşulmaması belki izah edilebilir.
Olay bir ânda patlak verdiğinden çevredekiler mümkündür ki neyin
olup-bittiğini hemen kavrayamamışlardır. Hâlbuki sosyal medyadaki
duyarsızlık tamamen ötekileştirme ve ayrımcılıktır ve büyük bir
ayıptır…
Bu ülkede “28 Şubat Süreci” adı
verilen ve 1997’den 2007’ye kadar devam eden zalim ve zorba bir
dönem yaşandı. O günlerde insan hakları, kişi hürriyetleri, eğitim
imkânı ve daha neler gasbediliyordu. Alnı secdeye gelenler, resmî
yerlerde vazife yapamaz olmuştu. Başörtülüler, yalnızca
üniversitelerden atılmıyor neredeyse başörtülü hanımlar, nüfus
cüzdanı alamayacak raddeye gelinmişti.