Bilindiği gibi 1789 Fransız
İhtilali’nin arkasında ansiklopedik bir birikim ve o birikimin etki
gücü bulunuyordu. Bizde ansiklopediler, 19. Asrın ikinci yarısından
sonra hayatımıza dâhil olmaya başladılar. 1940-90 arası ise
basbayağı gözdeydi. Gazeteler, kuponla ansiklopedi dağıtıp okuyucu;
yayınevleri taksitle satıp para kazanıyorlardı.
Bu hafıza külliyatlarının
kütüphanelerde yer alması, münevver, aydın, okur-yazar olmanın
karinesi kabul edilmekteydi. Dijitalin hayata girmesi, internetin
yaygınlaşması birçok şey gibi ansiklopediyi de gözden düşürdü.
Vaktiyle dişten-tırnaktan arttırarak alınan ansiklopedilerin bugün
çöplerde görülmesi hayatın garip tecellisidir.
Aslında, ansiklopedi ve lügat,
ilme, fikre rehberlik eden iki kardeş varlıktır. Tercih, kâğıt
baskı olsa bile internet üzerinden bu kaynaklara ulaşmak da maksada
hizmet etmektedir.
Şüphesiz ki dünya ilmî hakem
çevrelerinin ilmî seviyesini kabul ettiği, lügat ve ansiklopedilere
sahip olmak, bir millet için yüksek değer
zenginliğidir.