Bir tarafta Binali Yıldırım
gibi çok bilinen ve marka bir isim vardı; bir tarafta ise Ekrem
İmamoğlu adında bilinmeyen bir aday.
Seçim yapıldı ve o bilinmeyen,
tanınmayan aday, belediye başkanlığı koltuğuna
oturabildi.
Sn. İmamoğlu’nun bir meçhulken,
bir meşhur olmasındaki sır, yumuşak ve kucaklayıcı bir dil
kullanmasına, herkesle konuşmasına, kavgacı olmamasına
verildi.
Bu, tabii hâli miydi yoksa
seçim icabı bir üslup muydu bilinmiyordu YSK’nın İBB başkanlık
seçimini iptal etmesi üzerine o gece kürsüye çıktığında ise kavgacı
bir intiba verdi.
Hâlbuki o akşam olması gerekeni
tavır, “bu seçim sürecini doğru yöneteceğiz” cümlesiyle ifade
ettiğiydi. Doğru yönetmek, itidalli hareket etmekten
geçer.
Şimdi artık iki Ekrem İmamoğlu
var: