Biz, kıymetli komşumuz Irak’ın toprak bütünlüğünü istesek de hükûmet kurulamayan bu memleket bölünme tehlikesiyle yüz yüzedir. Çoğunluğu teşkil eden Şiîler, Iraklı milliyetçi Şiîler ve İran taraftarı Şiîler diye ikiye ayrılmış bulunuyor. Diğer yandan Kürtler de Erbil merkezli Sünnî Kürt mahallî idaresiyle ateist-Marksist PKK diye iki ayrı unsurdur...
Irak’ın 1990 ve 2003’te yaşadığı iki ağır işgal, bu neticeyi doğuran sebeptir. Saddam Hüseyn zamanında Irak, İran’la 1980’de başlayıp 8 yıl süren büyük ve yaman bir savaş vermişken, arka arkaya gelen bu işgallerden sonra Washington, Irak’ı, neticede kendi eliyle hasmı Tahran’a teslim etmiş oldu.
İran devleti bugün Irak, Suriye, Lübnan, Yemen üzerinde çok büyük bir etki gücüne kavuşmuştur. Basra-Aden-İskenderun Körfezi arasındaki büyük coğrafya, her gün biraz daha Tahran’ın güdümüne girmektedir. Bu zaviyeden bakınca Katar’la dostluğumuz sanılandan da değerlidir. BAE’nin 15 Temmuz’da bize karşı ika etmiş olduğu kabarık siciline rağmen barış isteğini geri çevirmememiz isabetli olmuştur. Suudi idaresiyle makul bir yola...