Baskın toplum talebi sebebiyle tarihî bir hatadan rücû edilerek Ayasofya’nın yeniden ibâdete açılmasına karşı gelemediler… Bunun yerine kızgınlıklarını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’a yönelttiler. Ali Hoca, Ayasofya’da hutbeye kılıçla çıkmıştı. Öfkeden küplere bindiler. Nasıl olurmuş, bu nasıl yapılırmış?
Bu şiddeti, bir Yunanlılar, bir de bizdeki laikçi Tek Parti zihniyetliler gösterdiler. Bizdekiler, birkaç sayfa tarih kitabı karıştırsalardı böylesi bir cehalet örneği göstermezlerdi. Yakın tarihlere kadar fetihle alınan beldelerde imâm efendiler, minbere kılıçla çıkarlardı. İstanbul Hukukta talebeyken Beyazıd Câmiî’nin imâm ve hatibi merhum Abdurrahman Gürses Hoca’nın minbere kılıçla çıktığını defalarca gördük. Bu bir sembolik değerdir. Gelenektir. Sadece de bundan ibarettir. Hâl bu iken dediğimiz gibi bir Yunanlılar ve bir de bizdeki laikçi Tek Parti Zihniyeti artıkları öfkeden alı al-moru mor oldular. Şunun fakında olmalı ki bu zihniyetle zehirlenmiş olanlar bugün yalnızca bir tek partide değildir.
Hâdise ne kılıçtı ve ne de Ali...