Ancak; bu toplantı, aynı
zamanda Haziran 2023 seçimleri için de olmalıdır diye düşünüyoruz.
31 Mart ne kadar sağlıklı ve tavizsiz tahlil edilirse, seçmenin ne
demek istediği ne kadar doğru okunursa 2023’te o kadar başarı
kazanılır. İstanbul’da bir seçim yenilenmesi olmazsa önümüzde 4
buçuk yıl seçim yoktur. Bu zaman firesiz değerlendirilirse çok uzun
bir zamandır. Ağustos 2001’de kurulan AK Parti’nin 18 ay sonra tek
başına iktidar olduğu düşünülürse ne demek istediğimiz daha iyi
anlaşılır.
Bundan böyle AK Partinin
yapacağı işler, iki noktada toplanmaktadır. Birincisi, yukarıda da
ifade ettiğimiz gibi 31 Mart kayıplarının çok esaslı şekilde tahlil
ve tesbit edilerek buradan layıkıyla ders çıkartmak ve ikincisi de
bu dersin ışığında 2023’e kilitlenmek. 4 buçuk yıl sonrası, her ne
kadar uzak bir takvim olarak görünse de millet hayatında vakitler
daha hızlı aktığından “hele durun!” dedirten bir rahatlığa sebep
olmamalı.
31 Mart’ta büyükşehir belediye
başkanlıkları kaybedilmiş; fakat, Allah’ın bir lütfu olarak
Belediye Meclis Üyeliklerinde ekseriyet Cumhur İttifakı’nda
olmuştur. Bu sebeple iktidar da kendisinde olmak ve Cumhur İttifakı
desteğine de sahip bulunmakla en yakın Kızılelma hedefi olan 2023
Büyük Türkiye inşaı için bir tehlikenin mevcut olmaması
gerekir.
Tehlike şuradadır; AK Parti,
kurulduğundan beri mahallî olsun, umumi olsun girdiği her seçimden
birinci olarak çıktı. Bu defa da öyle oldu. Ne var ki bu defa, en
gözde büyükşehirleri kaybetmekle seçimden buruk; dahası, yaralı
çıktı. Bunu basit bir misalle şuna benzetebiliriz; tahsil
hayatından hatırlamanız mümkündür; bazı çok çalışkan talebeler
vardır, bunlar her imtihanda 10 alırken bir gün girdiği imtihanda 8
buçuk veya 9 alınca bunu bir yıkım görür, kendine yediremez, başlar
ağlamaya.
AK Parti, bütün tahlil ve
değerlendirmelerini bozgun havasına girmeden ve bu seçimin galibi
olduğunu unutmadan yapmalıdır. Bunu yaparken fikir, tenkid, teklif
ve konuşmalar ne Reis’e yaranma mürailiğinde olmalı ve ne de “Reis,
ne der?” korkusu yaşanmalıdır. “Bu dediklerime Allah ne der?” diye
düşünülmelidir.