Irak, dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkelerinden
biridir. Çektikleri de zaten bu yüzden. O zenginliğin çok büyük
miktarı Kerkük'ün altındadır. Eskiden Kerkük'ün dağında bayırında
çobanlar, gençler soğuk havalarda ısınmak istediklerinde elleriyle
toprağı biraz eşeleyip kibriti yakınca toprak alev alır onlar da
ısınırlarmış...
Şu bir gerçek ki bu tarihî şehri, sadece petrolünden dolayı dikkate
almak, ancak sömürgeci devletlere mahsus bir zihniyet olur. Bizim
için kıstas o değildir. Yer altında petrol varsa yer üstünde de
asırlar boyu işlenmiş bir kültür vardır. Bir varil petrolün fiyatı
bellidir. Bir Kerkük Hoyratı'na, bir Kerkük mânisine ise paha
biçilemez. Kerkük şehri, medeniyetimizin irfan ırmaklarını besleyen
menbalardan biridir.
Türkiye açısından Kerkük'ün insan değeri, irfan değeri ve hatıra
değerinden başka bir de stratejik değeri vardır. Bugün Sırbistan'ın
başşehri olan Belgrad, Osmanlı Türkiye İmparatorluğu'nun aziz
merkezlerinden biriydi. Bir hususiyeti de taşıdığı kale kıymetiydi.
İstanbul'un tabiî hudutları Belgrad'dan geçerdi. Nitekim Belgrad
sukut ettikten/düşman eline geçtikten 125 sene sonra Dar'ül Hilafe,
İstanbul, İngilizlerle çömezleri tarafından işgal edildi. Ayasofya
çan takılma tehlikesi yaşadı.