Batı Asya, Rumeli, Orta ve
Kuzey Afrika Osmanlı İmparatorluğunun adaleti altında barış içinde
yaşıyordu. Şüphesiz ki sıkıntılar vardı ama asırlar içre vaziyet
buydu.
Bunun gibi hemen bütün Güney
Asya da Babür İmparatorluğunun adaleti altında barış içinde
yaşıyordu.
Bizde kısaca “İngiltere” denen
“Büyük Britanya İmparatorluğu”, ondokuzuncu asrın ortasında Babür
İmparatorluğunu, diğer adıyla Gürganiyye Devletini, yirminci asrın
ilk çeyreğinde de Osmanlı İmparatorluğunu yıkarak Asya kıtasını,
Doğu Avrupa’yı ve Afrika’yı; dolayısıyla dünyayı adalet, sulh ve
sükûndan mahrum etti. Asya’nın iki ucundaki iki Müslüman Türk
devletinin sahadan çekilmesi, dünyanın muvazenesini bozdu. Bugünkü
çatışmalar, o günlerin devamıdır.
O yıkımlarla “Büyük Britanya”,
tabiatının gereğini yapıyordu. Zira galatı meşhur olarak Osmanlı ve
Babür devletlerine “imparatorluk” deniyor olsa da onlar asla ve
kat’a imparatorluk değildi. İngiltere, nam-ı diğer Büyük Britanya
ise şeksiz ve şüphesiz imparatorluktu.
İmparatorluk, sömüren
devlettir. Bu idarelerde bir sömüren ana devlet vardır, bir de
sömürgeler. Osmanlı ve Babür’de ise bu manzara yoktu.
Büyük Britanya’nın beyin takımı
İngilizlerin bir dikkat çekici taraflarından biri de sözde
çıktıkları topraklarda ihtilaf bırakmaları, zehirli tohumlar
ekmeden orayı terk etmemeleridir. “İngilizler gitti, rahat yüzü
görmedik!” dedirtmek için arkalarında, o bölge ahalisi arasında
kin, garez ve ihtilaf bırakırlar. Kavgaların sonu
gelmez.