Öyle ise unuttuklarımızı
hatırlamak ve bilmediklerimizi öğrenmek adına Kıbrıs üzerine
eğilmemiz lâzım geliyor:
Kıbrıs, Akdeniz’in Sicilya ve
Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adasıdır. Akdeniz’in âdeta
kilididir. Bundan dolayıdır ki adada dindaş ve soydaşlarımızın olma
değeri bir yana orada hiç insan yaşamasa bile Türkiye bakımından
yine son derecede stratejik önemdedir.
Adanın Akdeniz’in kilidi
olması, İslam mücahidlerinin tebliğ faaliyetleri için de büyük
kıymet arz etmiştir. Bu sebeple Müslüman Araplar da fetih için
adaya çıkmışlardır. Sevgili Peygamberimizin süt teyzesi Ümmü
Hiram’ın Larnaka’daki varlığı da bunun bir ispatıdır. Şanlı
Peygamber’den sonra -aleyhisselam- Şam Valisi Muaviye bin Ebu
Süfyan, Kıbrıs üzerine bir sefer düzenledi. Bu sefere gençleri
teşvik için biz Türklerin “Hala Sultan” dediğimiz 86 yaşındaki Ümmü
Hiram ve kocası Ubade bin Samid de iştirak etmişlerdi. Şehadet
ruhuyla savaşırken orada şehid düştü.
Osmanlı Türklerinin Kıbrıs’ı
fethetmesi ise II. Selim Han zamanındadır.