Şu söze dikkat
etmeli.
Deniyor ki:
-Cuma namazında 50 insanı
katledip, birçok insanı da ağır yaralayan Hristiyan kökten dinci
terörist Brenton Tarrant ve arkadaşı diğer örgüt mensupları, Yeni
Zelanda'yı bilhassa seçtiler. Çünkü burası Asya’nın en
doğusundadır. Şarkın başlangıcıdır. Namaz vakti, evvela burada
girer. Arz ve sema, en önce buradan yükselen Ezan-ı Muhammedîyle
güne uyanırlar. Sabah namazı ilkin burada, cuma namazları yine
ilkin burada eda edilir...
Bu söze nazaran azılı İslam
düşmanı teröristler, Yeni Zelanda’yı seçerken “Ezanı susturacak,
güneşin doğduğu maşrıktan, battığı mağribe kadar yeryüzünde
Müslümanları cezalandıracağız!” mesajını vermek
istemişlerdir.
İdeolojik yobazlıkları budur.
Nitekim, yakalanmış olan cani, Avustralyalıdır; pekâlâ tasarladığı
cinayeti kendi memleketinde yapabilecekken Yeni Zelanda’yı
seçmiştir...
“Bir musibet, bin nasihatten
evladır” atalar deyişini burada da hatırlamak gerekir. Hatırlamak
ve mevzubahis elim vak’aya bir de bu zaviyeden bakmak gerekir.
İsrail polisini örnek almışçasına cami basıp ibadetinde olan
masumları katleden bu canilerden şimdilik yalnızca biri
yakalanmıştır. Adı malum 28 yaşındaki bu hınzırın davasına hizmet
için yaptıklarını iyi tahlil etmeli. Davasına öylesine sadakatle
bağlı ve doğru iş yaptığına şeksiz ve şüphesiz öylesine inanmıştır
ki cinayet hazırlığından polisteki ifadesine kadar son derecede
soğukkanlı olduğu görülmektedir. En son yaptığı, görevlendirilen
avukatı reddetmek oldu. Kendi ifadesiyle sabittir ki bu cinayeti
kuvveden fiile çıkarmak için iki yıldan beri
çalışmaktaymış.