Molla Abdurrahman Câmi, bugün Tarsus’ta olan ‘Yedi Uyurlar’ın sâdık köpeği Kıtmir’i vesile ederek hâlini bir şiirle Sevgili Peygamberimize -aleyhisselâm- şöyle arz etmektedir. Şiirin aslı Farsçadır. Tercümesi bile bu denli tesirli olduğuna göre aslının gücünü düşünmeli:
“Ey Allah’ın Resûlü, işittim ki Eshab-ı Kehf’in köpeği
cennete girecekmiş/O cennete girerken benim cehenneme girmem revâ
mıdır?
O, Eshâb-ı Kehf’in köpeği ise ben de senin Eshabının köpeğiyim.”
Hayvanların, hayatımızda var olmaları, insanlık tarihi kadar
eskidir. Onlar da Nuh aleyhisselamın gemisinde yer aldılar. At,
köpek, kedi, güvercin, bülbül… binlerce çeşit hayvan, tek
tırnaklısı, çift tırnaklısı ile, büyükbaş ve küçükbaşıyla on
binlerce yıldır bizimle birlikteler. Bunlardan bazıları ehlileşti,
bazıları yabani kaldı. Bazısı Kurban Bayramlarımızın sembolü oldu.
Bazısı kafesi sevdi, bazısı akvaryumu veya evlerin bahçesini.
Bazısı karada yaşar oldu, bazısı denizde, bazısı gökyüzünde…
Bizim medeniyetimiz, Merhamet Medeniyeti’dir. İnsanların hukuku
gibi hayvanların hukuku da korunageldi....