Ankara'daki katliamdan sonra Devlet, bütün varlığıyla maktullerin haklarına, nasıl katledildiklerine, onların yakınlarına çok ciddi, çok samimi ve çok hızlı bir şekilde sahip çıktı. "Devlet" dediğimiz, o kuvveti çalıştıran siyasi güçtür. Cumhurbaşkanıdır, Başbakandır, bakanlardır, MİT, emniyet ve diğer bürokrasidir.
Bu çalışma, herkesi memnun etmelidir. Aksi olsaydı, ölen o insanlar, ideoloji veya ırklarına göre farklı muamele görselerdi ayırımcılık yapılmış olurdu. Halbuki katliam yaşandığı andan itibaren hemen her yetkili "ölenler canlarımızdır!" dedi. Kimse sosyalist, Kürt, hatta Kürtçü diye ayrılmadı. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmaları kâfi görüldü.
Konuşanlar, sanki kendi evlerinden cenaze çıkmış gibi derin hüzün içinde duygularını dile getirdiler. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çırpınışlarını inkâr etmek vicdanla olmaz. Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş'un maktul yakınlarına maaşdan eğitime kadar bir çok sahip çıkıcı haberleri verdiğinde fevkalâde memnun olduk. Ölenler, büyük çoğunluğuyla iktidara sert şekilde muhalifti, sosyalistlerdi, ideolojileri vardı.