Evlerimizle iş yerlerimizin duvarlarında eskiden bugünkünden
daha fazla olarak, ayeti kerime, Hadisi şerif, seçkin bir vecize,
atasözü olurdu.
Bu levhalar, sadece nasihat, emir, ümit ve ihtarlarıyla değil;
sahip olduğu hat sanatıyla da müstesna bir değer taşırdı. “İstif”
denen o yazının, sanata ve mana değerine dönüşmesi olan bu güzide
eserlerimizden biri de “men dakka dukka!”dır.
Men dakka dukka, “çalma kapıyı, çalarlar kapını!” demektir. Kim ki
hıyanetle birinin kapısını tıklatırsa, zilini çalarsa, penceresini
yoklarsa aynısı kendi başına da gelir.
Arap atasözüdür.
Hadisi şerif olduğu da söylenmiştir.
Kısacası “eden bulur” denebilir.
Kötülükten alıkoymayı murat etmekle lisanımızdaki “rüzgâr eken,
fırtına biçer” deyimiyle de eş anlamlıdır.
Türkiye farkında olmasa da şu günlerde çok yakınımızda bu sözün
ibretlik bir tecellisi yaşanmaktadır. Biz, Afrin’e
kilitlendiğimizden komşudaki büyük hırçınlığın farkında değiliz.
Yunanistan’da yer yerinden oynuyor. Gündemin bir numaralı maddesi
bu. Ülke medyası ve vatandaşıyla ayakta.