Musul Harekâtı'nda 63 koalisyon kuvvetinin mevcut olduğu ifade
edilmekte. Bunlardan 36'sının harekâta katıldığı söyleniyor. Fiilî
durum ise çok farklı. Harekâta katılanlar, ABD, Fransa, İngiltere.
Bir de Irak. Irak da esas itibariyle Irak Muhtar Kürdistanı'nın
askerî gücü olan ve Türkiye tarafından eğitilmiş peşmergeleri
sahaya sürdü.
17 Ekim'de "Musul Harekâtı başladı" haberi alınınca ilk akla gelen
Türkiye'nin harekâtın içinde olup olmadığı sorusu oldu. Yoktuk.
Türkiye, bu harekette niçin yoktu?
ABD, kendi deyişine göre stratejik müttefiki PYD/YPG'nin de
harekâta dahil olmasını istemiş, Ankara, bu isteğe şiddetle karşı
çıkmıştı. Zira adı geçen terör örgütü PKK'nın devamıdır. Bunu kabul
etmemiz, bu örgütle ortaklığa gitmemiz ve onu dolaylı olarak
tanımamız demekti. Hükûmetimiz, bir terör örgütü başka bir terör
örgütüyle temizlenemez diyerek çok haklı bir gerekçe kullanıyordu.
PKK/PYD-YPG dışında bir milis gücünün daha harekâta katılmasını
reddediyorduk. "Haşdi Şâbî" adındaki radikal Şiî milislerden
meydana gelen ve sayıları 20 bin ila 300 bin arasında farklı
şekilde söylenen silahlı grup. Bu grup, iddiaya göre Ali
Sistani'nin bir fetvasıyla kurulmuş. Adı geçen Şii din adamı
Amerikan işgali sırasında işgale karşı çıkmanın câiz olmadığını
beyan edince devrin Başbakanı Nuri el Maliki zamanında teşkil
edilmiş. İran'daki Devrim Muhafızları'nın bir benzeridir. Zaten
İran güdümündedir. Bu milislerin ehli sünnet düşmanlığı çok
tehlikeli boyuttadır. İmam Hüseyn'in intikamını alacağız gibi
ateşten cümleler etmektedir.